Memur oligarşisi kuruluyor

İktidarlar iki durumda reformlara çok sıcak bakarlar, ilki iktidara yeni geldiklerinde güçleri tazeyken ve henüz kendilerini iktidara getiren durumları berrak bir şekilde gördüklerinde. İkincisi ise güçleri görece olarak düştüğünde. Ancak ikinci durumda reform yapma ihtiyacı güçlenmek ise, yapılan köklü değişikliklere bir açıdan reform denebilirse de popülist uyarlamalardan ve köklü gerekçelerden uzak kararlar olur. Son kabine toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kadın memurların yeni doğan çocukları okul çağına gelene kadar haftalık 20 saat çalışacağını açıkladı.

ERKEK MEMURLARA SÜT İZNİ DE VERİLSİN

Bu açıklamadan sonra memurlarda bir homurtu yükseldi: “Anne olan memurlar olduğu kadar baba olan memurları da kapsamalı. 20 saat çok fazla okula başlayana kadar hiç gitmemeliyiz.” Memurların yoğun kullandığı portallarda buna benzer uçuk sözler olduğu kadar hepimizin çevresindeki memurlardan çok çalıştıklarına maaşlarının çok düşük olduğuna dair birçok şikâyet geliyor. Ne diyelim onlar ayrı bir dünyada yaşıyorlar, özel sektörde çalışanlar ayrı bir dünyada. İşin geldiği noktada olay mantık zincirinden kopuyor, oldu olacak babalara da doğum, süt ve regle izni verilsin de eşlerinin yanında kalabilsinler. Görünen şu ki Türkiye memur cumhuriyeti olmaktan çıkıp memur oligarşisinin kurulduğu verimsizlikte Afrika ülkelerinin kategorisinde olan bir ülke olacak. Son kararla ilgili olarak iş dünyasının temsilcileri konuyu oldukça garipseyerek bakıyorlar. Tabi endişe de hâkim, zira aynı hakların özel sektördeki kadınlara da verilmesi gibi bir durumda hasıl olabilir.

KARİYERLERİ YARIM ÇALIŞARAK TAMAMLAMA OLANAĞI

Alınan karar bana kalırsa oldukça yanlış. Bunu bir kenara bırakarak olası sonuçlarına bakarsak: “Bir kadın memur işe başladığında hamile kalırsa memuriyetinin ilk yedi yılında yarım gün işe gidecek, ilk çocuğu okula başlarken tekrar çocuk sahibi olursa yedi yıl daha yarım gün ve ikinci çocuğu da okula başladığında tekrar hamile kalırsa evet örnek böyle uzayabilir ve bir kadın memur üç çocuk sahibi olursa kariyerinin hemen tümünde yarım çalışmış olacak. Zaten verimlilik oranları açısından özellikle öğretmenler ve büro çalışanı memurlar diplerde seyrederken durum vahametin çok ötesine geçecek. Öte yandan özel sektörde çalışanların zaten düşük olan motivasyonları giderek düşecek. Ülkemizde doğum oranlarının düşüklüğü bir tehlike. Ancak doğum oranlarını yükseltmek için zaten verimsiz çalışan bir kesimi daha da verimsiz hale getirmek nasıl bir çözüm? Mevcut şartlarda aklı başında olan kitle çocuk sahibi olmaya soğuk bakıyor. Hükümetler gelecek kaygısını gidererek doğum oranlarını yükseltebilir. Bu tip toplumda tartışmalara, dengesizliklere ve en önemlisi de adaletsizliklere neden olacak kararlarla değil! AK Parti genlerinde reform olan bir parti ama kamu personel reformu derken beklentimiz zaten verimsiz çalışan memuru daha az çalışan hale getirmek değildi.

ALDIKLARI MAAŞLARI HAK ETMELİLER

İşin diğer acı yanı da memurların bu haksız uygulamayı desteklemeleri oldu. Yapılan bir düzenleme kendi menfaatimize olduğunda haksız olup olmaması bizi rahatsız etmiyorsa haksızlığa uğrayınca edilen itirazların da samimiyeti tartışmaya açılır. Bu konunun garipliğine dair açıklama yapmayan memur sendikalarının diğer hak arayışları da kadük hale düşmüştür. Ülkemiz herkesin nalıncı keseri gibi kendisine yonttuğu bir yer oldukça, sistem hakimiyeti kurulamadıkça iyi bir noktaya gelemez. Askere gidenleriniz bilir (gelinen noktada memurların askere de gitmemesi gündeme gelebilir) ‘vatanını en çok seven işini en iyi yapandır’ sözü vardır. Bana kalırsa tüm devlet dairelerine asılmalı. Memurlarımız geçimlerini sağladıkları, çoluk çocuklarını büyüttükleri devlet ve millete karşı çok daha duyarlı olmalılar ve aldıkları maaşı hak etmek için ekstra duyarlı olmalılar. Çünkü yaygın kamuoyu görüşü aldıkları maaşı hak etmedikleri yönünde ve bu maaşlar tam anlamıyla ‘tüyü bitmemiş yetimin’ hakkı.