Her şehrin yaptıklarıyla şehirde iz bırakan önemli yerel yöneticileri olmuştur. Bursa söz konusu olduğunda tarihten bugüne, Ahmet Vefik Paşa, Celal Bayar, Reşat Oyal, Erdem Saker, Hikmet Şahin, Cavit Çağlar, Turhan Tayan, Faruk Çelik gibi isimleri bir çırpıda sayabiliriz.
Çoğu görev aldığı dönemlerde tartışmaların odağında olan kişiler olsa da zaman geçtikçe Bursa’ya kattıkları vizyon, ürettikleri hizmetlerle taraflı tarafsız herkes tarafından hakkı teslim edilen bir konuma geldiler.
Bursa’dan başladıkları maratonlarda Türkiye çapında önemli yerlere geldiler. Adını zikredemediğim, bilgi olarak eksik kaldığımdan ötürü değerlendiremediğim isimler mutlaka ki vardır.
Ülke çapında yöneticilere sahip olunduğu için, sebepledir ki yöneticileri değerlendirirken Bursalıların çıtası yüksektir, yaşanılan “hale etkisi’nden ötürü de bu yöneticilerin ardıllarının işi bir hayli zordur kabul etmek gerekirse. Ortaya bir şey koymadan sadece söylemlerle bir yere gelmek isteyen kişilerde zaten Bursa arşivlerinin bir köşesine atılırlar. Çünkü esas mesele vizyon ortaya koymak, proje üretmek ve işleri realize edebilmektir.
Kendisini AK Parti Osmangazi İlçe Yönetiminde bulunduğu dönemlerden itibaren tanıdığım, o günden bugüne kadar da mütevazılığını hiç kaybetmeyen Yıldırım İlçe Başkanlığı ve akabinde Yıldırım Belediye Başkanlığı döneminde de ‘sakin güç’ yönetim metoduyla hareket eden Oktay Yılmaz, yıllar geçtikten sonra yukarıda saydığım isimlerin arasına girecek gibi duruyor.
Henüz görevde olan birisi için böyle bir değerlendirmede bulunmak geleceğe ipotek koymak ve yazar olarak kendi kendimi bağlamak olsa da görünen köy de kılavuz istemiyor. Zira Alev Alatlı Kültür Merkezi gibi kazandırdığı eserler ötesinde Yıldırım gibi çarpık yapılaşmanın en yoğun olduğu bölgede halefleri gibi kendisini ‘öğrenilmiş çaresizlik’ girdabına bırakmadan mütevazı güçle Yıldırımda büyük bir kentsel dönüşümü adım adım hayata geçiriyor. Nasıl ki batçıklardan geçerken rahmetli Hikmet Şahin’i, Kültürpark’a gittiğimizde rahmetli Reşat Oyal’ı anıyorsak. (Halen sağ olan yöneticilerimizi halen hizmetleri devam ettiği için saymıyorum.) Günün birinde Yıldırım’ın çarpık yapılaşmasını düzelten isim diye Bursa’nın hafızasında yer alacağını düşünüyorum. Bir sunumda kendisinin ağzından geride kalan zamanda 21 bin dairelik bir kentsel dönüşümü gerçekleştirdiklerini projelerle sayıyı 30 bine çıkartacaklarını öğrendim. Dile kolay geliyor ama 30 bin sayısı çok önemli bir rakam. Bunun ötesinde Türkiye’nin dört bir yanı deprem riskiyle karşı karşıyayken depreme dayanıklı yapı stoğunu arttırmak depreme salonlarda, panellerde hazırlanan belediyeleri bildiğimiz için önemi bir kat daha artıyor. Oktay başkan ve ekibi bugün de (dün) Yıldırım’ın 27 farklı yerinde devam eden projelerine Davutkadı Etap 1 ile yenisini eklemiş hak sahiplerine Yıldırımlılara ve Bursalılara hayırlı olsun.
DEPREMCİLİK OYNAYANLARA DİKKAT!
Yerel seçimlerin kampanya dönemlerinden başlayarak tüm adaylardan depreme karşı alacağı önlemleri dinlemeyi sonrasında da ortaya koyacakları realize edilmiş projeleri görmeyi istedik. Malum hemen hemen her gün küçüklü büyüklü bir depremle karşılaşıyoruz. Çoğunluğu popüler olmak için ve hatta jeolojiyle ilgisi olmayan kişiler bile deprem uzman titrini kendi kendine takarak kıyamet senaryoları yazıp, arka taraftan deprem sonrası hayatta kalma kitleri, seyyar tuvalet gibi şeylerin pazarlamasına girişiyorlar. Mesleği depremcilik olan bu kişilere karşı vatandaşlar ve belediyeler dikkatli olmalı. Bu tip yalan yanlış ifadelerle halkımızı endişeye sürükleyerek prim kazanmak isteyen kişilerin para tuzağı söylemlerine itibar edilmemeli. Böyle aşağı kişilerin maksatlı söylemleri bir yana çok büyük tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz ise mutlak bir gerçek.
İĞNEYİ KENDİMİZE
Depremle ilgili yerel yönetimlerin üzerindeki sorumluluklar her zaman en çok dillendirilen konu. Ancak işin başka bir boyutu da mevcut, şeytanın gör dediği bit yeniği ise ne yazık ki ev alırken sadece ıslak zeminler, mutfak dolapları, pencereleri gibi dekoratif özelliklerine odaklanan bilinçsiz tüketiciler. İnşaat sektörünün içerisinde olan tüm firmalar genel tüketici bilinçsizliğinden dert yanıyor ve depreme dayanıklı yapı üretmenin tüketici nezdinde aslında pek bir öneminin olmadığına vurgu yapıyor. Kısacası hayalleri sadece dekoratif parametlerle sınırlı yeni gelinlerimiz kapısı penceresi, mutfak dolabı çok estetik olan kendilerine mezar olacak evleri tercih ediyorlar. Hatırlarsınız 6 Şubat depreminde yıkılan binaların çoğu ‘sözde’ lükstü. Tabi ki deprem konusunda çuvaldızı yerel yönetimlere batıracağız ama bilinçsiz tüketiciler de iğneyi hak ediyor.