Son yıllarda yaz ayları geldiğinde ana gündemimiz, gıda ve meyvede yüksek rakamlar, turistik işletmelerin istediği fahiş fiyatlar ve orman yangınları oluyor. Bu can sıkıcı gündem öbeğinden bir türlü çıkamıyoruz.
Artık sorunlar çözülemez olduğu için de hayatın gerçeği haline geldi.
İKTİDAR KAMUOYUYLA İNATLAŞIYOR
Yapamadıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş en başarısız Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli tarihe geçti.
Pakdemirli döneminde patates ve soğanla başlayan fahiş gıda fiyatları problemine ek olarak yangın söndürme uçağı eksikliği de 2018 yılından bu yana çözülmüyor.
Bakan Pakdemirli, kardeşinin FETÖ terör örgütüne üyelikten dolayı hapis yattığı bir dönemde bakanlık koltuğuna oturmasıyla da çok tepki çekmişti.
Aradan geçen 7 yılda ne gıda terörü son buldu ne de yangın söndürme uçaklarının tedariği yapılabildi.
Bir sorun 7 yıldır hayatımızdaysa ve çözümü sadece para olduğu halde çözülmüyorsa bence çözülmek istenmiyordur.
Bunu da ironi yapmak için yazmıyorum, gerçekten yönetimsel olarak siyaset erkinin yangın söndürme uçağının tedariki örneğinde olduğu gibi bazı konularda kamuoyuyla inatlaşmaya gittiğini düşünüyorum!
PARAYA DAYANAN SORUNLAR MÜZMİN HALE GELMEMELİ
Yangın söndürme uçağı fiyatlarına bakıldığında, özelliklerine göre 4 milyon dolarla 70 milyon dolar arasında değiştiğini görüyoruz.
Sorun müzmin bir hale geldiği için böyle yazmak ve yol yöntem önermek benim gibi bu işi bilmeyen birisi için bile gayet basit hale geldi.
En pahalısından 100 tanesi 7 milyar dolar yapıyor.
Ülke olarak 7 yılda gerek tedarik ederek gerekse kendimiz imal ederek yangın söndürme uçağı filomuzu şu an yaşadığımız felaketi ve umutsuz durumu yaşamayacağımız yeterliliğe getirebilirdik.
İmal etmenin de elimizde olduğunu biliyorum.
Zira birkaç gün evvel dünyanın en büyük savunma sanayi fuarlarından birisi olan ve BTSO’nun KFA Fuarcılık aracılığı ile İstanbul Fuar alanında düzenlediği İDEF Fuarı’nda neleri yapabildiğimizi gördüm.
Bir sorunun ana çözümü dönüp dolaşıp paraya dayanıyorsa dişimizi sıkıp parayı harcayıp gündemimizden çıkartmalıyız.
Elbette bazı sorunlar anlayış, felsefi birikim, yetişmiş insan gücü, eğitimle çözülebilecektir.
Ancak yangın söndürme filomuzun ateş çemberine dönen ülkemizi koruyacak noktaya gelmesi için ana ihtiyaç para.
HALKIN İSTEKLERİNİ YAPMA(MA) STRATEJİSİ
Yazının başında ifade ettiğim iktidarın kamuoyuyla inatlaşma mevzusuna gelirsek, siyasal iletişim açısından sadece iktidarın destek kaybetmesini sağlar. Yangın söndürme uçağının 7 yıldır alınmaması, yapılmaması, sokak hayvanlarının 70-75 milyon avroluk kısırlaştırma maliyeti karşılanmayıp sonu ölüm olan bir yola itilmeye çalışılması, önceki dönem maliye bakanı Nebati’nin tüm ekonomi bilimine aykırı para politikasını uygulaması, tarımdaki fahiş gıda fiyatlarının ana sebebi olan gıda teröristi aracıların yollarına devam etmesi gibi birçok konuda iktidar net bir inatlaşma içinde.
Gördüğüm kadarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kamuoyunun fikirleri ve itirazlarını, kendi yönetim alanına gölge düşürdüğü hissiyatıyla reddetme psikoloji içerisinde.
Gündelik rutin onlarca kararın mantık ve hayatın doğal gidişi yerine sırf kamuoyu ya da muhalefet önerdi diye tam aksiyle yapılmasının başkaca bir açıklamasını bulamadım.
Biz gazetecilerin kabine revizyonu konusu açıldığında her zaman kullandığı bir replik vardır: “Erdoğan kamuoyu istedi, gazeteciler yazdığı için revizyon yapmaz.”
Çok söylendiği ve bir gerçek olduğu için artık kanıksadığımız bu durum aslında gayet de mantıksız.
Çünkü siyasilerin ana odağı kamuoyu olmalı, kamuoyunun kahir ekseriyetinin istediği bir karar zaten alınmalı.
Garip bir noktaya doğru ilerliyoruz.
Kamuoyunun istediklerinin yapmamak, muktedir olma göstergesi, bir övünme sebebi oldu.
Bu durum öyle kökleşti ki bana göre politik bir doktrin politik strateji halini aldı.
SİYASET YÖNETEMEME GİRDABINDA
Bunlar yanlış stratejiler, demokrasilerde patron halktır.
Sorunlar çözülmeyip ülke gerçeği haline gelmemelidir.
Defalarca dile getirdiğimiz gibi halkımız seçim sandıklarını bir ödüllendirme ve cezalandırma arenası olarak görür ve öyle hareket eder.
İktidarıyla muhalefetiyle hemen hemen tüm siyasiler halka umut vermez duruma düşüyorlar.
2002 seçimlerindeki gibi siyasi yelpazenin silindiği, halk tarafından ağır bir cezanın kesildiği bir seçim yaşayabiliriz.
Zira iktidarıyla muhalefetiyle siyaset kurumu derin bir yönetememe girdabına girdi…