Hava Durumu

Spor-siyaset-ekonomi sarkacı

Yazının Giriş Tarihi: 14.07.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.07.2025 00:05

Gündemin üç ana aksından birincisi spor (ağırlıklı olarak futbol), ikincisi ekonomi ve son olarak politika.

Bu üçünün ağırlığı konjonktüre göre değişimler gösterse de Foucault Sarkacı gibi ağırlık kazanmaktalar.

Ancak içinde bulunduğumuz günlerde, her biri gündemin tepesine çıkmak için amansız bir yarış içerisinde.

İstanbul kulüpleri dünya çapındaki yıldızları astronomik fiyatlarla getirirken birkaç yıl önce kurtarıldıkları mali bataklığa hızla geri dönüyorlar.

Zira bu bir uçuş değil ancak fiyakalı bir düşüştür.

Geçen yıl transfer tahtasını açarak, iyi bir kadro kuran Enes Çelik liderliğindeki Bursaspor iyi bir performans ortaya koyup üçüncü ligden ikinci lige çıktı.

Bu şampiyonluğun yıl kaybetmeden süper lige çıkılacağının işaret fişeği olacağına inanıyorum.

Uzun yıllar sonra gelen başarı sebebiyle kutlamaların coşkusunun yüksek olması da normal ama süper lig şampiyonluğu tatmış Bursaspor’un üçüncü lig şampiyonluğunu bana anormal bir mutluluk yaşatmadı.

Bu yılın kadrosunun kısa sürede kurulması da Başkan Çelik’in işi sıkı tuttuğunun göstergesi.

BURSASPOR HÂLÂ HAFİFE ALINIYOR

Tüm geleceğini ve kariyerini Bursaspor’a endeksleyerek bir bakıma büyük bir risk alan Enes Çelik’in genel kuruldaki sponsorluklara yönelik: “Genel olarak maalesef ciddi bir kayıtsızlık mevcut. Bu şehirde kazanan firmaların Bursaspor’a reklam bütçelerinin yüzde 1’ini dahi vermemeleri bizleri son derece üzmektedir” sözleri ise her zaman üzülerek ifade ettiğimiz üzere ‘Bursaspor’un gereksizlerin en gereklisi’ olma konumunun ne yazık ki değişmediğinin göstergesi oldu.

Bursaspor bu yönetim yapısıyla süper lige ulaşacaktır.

Ancak Bursaspor’a bakış açısı ne yazık ki hâlâ serbest şekilde düştüğümüz yıllardaki gibidir.

Bursa kamuoyunda ve iş dünyasında ‘Enes iyi gidiyor’ rehaveti, Bursa’da iş yapan ulusal firmalarda da tam da başkanın dediği gibi bir kayıtsızlık mevcut.

Oysaki Bursa nev-i şahsına münhasır bir kent. Kariyerim boyunca ulusal firmalara Bursa’ya özel bir iletişim uygulamaları gerektiğini içeren raporlamaları sık sık yaptım. Enes başkan gelen başarının kendisine verdiği güçle, gelecek günlerde bu ‘kulağının üzerine yatma’ durumun çıkan sonuçlarını fatura etmeye başlayacaktır. Gündemin sarkaçlarından spora, bakışımız pek tabi ki Bursaspor merkezli oluyor.

EKONOMİ SİYASETİN GÖLGESİNDE

Siyaset ve ekonominin aralarındaki rezonans kat sayısı son bir yıldır inanılmaz arttı. Alınan her siyasi karar ekonomik dengeler gözetilerek alınıyor ve mutlaka da ekonomik bir etkisi oluyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart bu korelasyonun kuvvetini acı bir şekilde bizlere gösterdi. Peşi sıra gelen gözaltılar ve CHP’nin kurultay davası da yine ekonomik sonuçlar açısından da değerlendiriliyor.

Zira herkesin yakınmalarının merkezinde ve günah keçisi olmasının aksine oldukça başarılı bulduğum Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sıkı politikalarını bu siyasi çalkantılar oldukça etkiliyor. Kulağımıza gelen bilgilere göre Şimşek’in uyguladığı politikaları etkili bir kamu tasarruf paketiyle desteklemek istediği ancak bunu başlatamadığı yönünde.

SÜREÇTE FLU NOKTALAR VAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumartesi günü terör örgütünün silah bırakma kararı dahil, süreçle ilgili birçok ayrıntıyı Türkiye kamuoyuyla paylaştı. Şüphesiz ki silahların susması, kanın durması güçlü Türkiye için hepimizin isteği.

Bu sürecin çok hassas olduğu ve sürecin çok iyi yönetilmesi gerektiği ise çok önemli bir gerçek.

Zira ortada netleştirilmesi gereken konular ve kamuoyunun hassasiyetleri mevcut. Silah bırakan teröristlerin hiçbir yargılama ve cezalandırma sürecinden geçmeden toplumun içine gireceğinden tutun birçok konuda Türkiye kamuoyu bilgilenmeye ihtiyaç duyuyor.

ŞEYTANIN GÖR DEDİĞİ AYRINTILAR

Erdoğan’ın açıklamalarında dikkatimi çeken iki nokta var. Bunlardan bir tanesi Erdoğan’ın,“AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak beraber yürümeye karar verdik” açıklamasının ‘Yeni bir ittifak mı?’ sorusunu gündeme getirmesi.

Bu konuya DEM Partili Pervin Buldan’dan, “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır. Herkesin çizgisi ve gittiği yol bellidir” sözleriyle jet açıklama geldi.

Önem verdiğim bir konu da Erdoğan’ın Türk-Kürt-Arap ittifakı vurgusu oldu.

Ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu çıkışa yanıtı ise, “Türkiye’de sana din siyaseti üzerinden hesap yaptırmayız” şeklinde oldu.

KAMUOYU GÖRÜŞÜ

Gelelim kamuoyuna. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin cini şişeden çıkartmasıyla başlayan süreç bu günlere kadar geldi.

Gerçekliğin her gün tekrar yeni bir parametre bulduğu çok hızlı ve interaktif bir çağ yaşıyoruz.

Kamuoyunun ekseri görüşünün ne olduğunu sokakta olduğu kadar sosyal medyada da görüyoruz.

Bu açıklamalar ve olaylara karşı gördüğüm kadarıyla önemli ölçüde bir karşı tepki var.

Kamuoyunun ağırlıklı görüşüne göre: Gözaltına alınma süreçlerinin ana motivasyonu İmamoğlu’nun adaylığını engellemek.

Erdoğan’ın beraber yürüme sözlerinin altında da DEM Parti desteği ile anayasa değişikliğine giderek, yeniden adaylığının önünü açma isteği yatıyor.

Öte yandan Türk ve Kürt ittifakı sözüne eklenen Arap sözü de gerek Türklerden gerekse Kürtlerden tepki alıyor.

Kabul etmek gerekir ki Kürtlerle Türklerin etnik kaynaşması ve ortak kimliği Araplarla mevcut değil.

İktidarın bu konulardaki kamuoyu görüşlerini değiştirmek için attığı ilk adım da İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun’un görevden alınması oldu.

Herkesin yaranma çabası ya da eleştirme maksatlı olarak Altun’u Goebbels’e benzettiği günlerde de kendisini başarısız bulurdum.

Olası kabine değişikliğinde görev alması da başarısız bulma fikrimde bir değişikliğe neden olmayacaktır.

HERKES RİSK ALTINDA

İktidarın bu süreci iyi bir şekilde, akıllarda kötü senaryolar kalmayacak şekilde anlatması gerekli.

Geçmişte yapılmaya çalışılan açılım süreci AK Parti’nin tüm teşkilatlarının yoğun saha mesaisi ile kamuoyuna anlatılabilmişti.

Ancak aradan çok yıllar geçti.

O süreç hendek savaşlarıyla nihayetlendi.

Aradan geçen yıllarda AK Parti ve Erdoğan oldukça yıprandı.

Tekrar böyle bir saha presini AK Parti teşkilatları yapabilir mi, Erdoğan bu enerjiyi yansıtabilir mi, görmemiz gerekli.

Tüm bunlara ek olarak, ekonomik sıkıntılarla uğraşan halkın seçmen öfkesini (tabir böyle) yansıtma refleksi var.

Siyasal iletişimde kariyer yapmış birisi olarak bu sürecin nasıl yönetileceğini büyük bir dikkatle takip edeceğim.

Son olarak gerek Erdoğan gerekse Bahçeli çok büyük bir siyasi risk aldı.

Ancak geçen sefer olduğu gibi iş hendek savaşlarıyla sonuçlanırsa bunun siyasi hesabını sadece onlar vermez.

Adları sürekli değişen ve son olarak DEM’in ve terör örgütünün bu istikrar fırsatına ‘son deneme' gözüyle bakması gerekli.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.