Türkiye’ye bir şey olmasın!

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) desteği ile Orta Doğu’da her istediğini yapan İsrail, İran’la yaşadığı çatışmalarla gerginliği başka bir boyuta taşımıştı ki ABD önceki gün İran’a saldırdı.

Saldırı sonrası Pentagon kaynaklarına göre İran’ın nükleer programı yok edildi. Haberlere yansıyanların kısa özeti bir yana, yayınlar 1991’deki Körfez Savaşı’nı andırıyor.

O yıllarda çocuk olan bizler şu an geçmişin gazetecilerinin yerindeyiz.

Yaşananlara dikkat kesilmişken ana odağımız tabi ki güzel ve yalnız ülkemiz Türkiye. “Türkiye’ye bir şey olmasın da kim kiminle ne yapıyorsa yapsın” diyebilsek keşke. Ancak dünyanın tüm damarları bu coğrafyada düğümlendiği için böyle bir istek bizim için bir hayalden başka bir şey değil.

Büyük Orta Doğu Projesi’nin (BOP) son ayağı İran gibi duruyor.

Büyük savaşı kazananın haritaları çizme ayrıcalığını aldığı bir dünyadayız.

Bunu 1’inci Dünya Savaşı’nın galibi İngiltere hemen hemen istediği gibi gerçekleştirdi. Ancak 2’inci Dünya Savaşı’nın galibi olan ABD bunu tam manasıyla yaptı diyemeyiz. BOP da bir açıdan bakıldığında ABD’nin kazanan elinin 60 yıl sonra bir daha kaldırılması anlamına geliyor. ABD’nin her şeyden önce bu moral kazanıma ihtiyacı var.

Böl ve Yut

Yıllar önce dile getirilen ancak ihtimal verilmeyen İran’a kara harekâtı olacak mı? Yoksa karşılıklı atılan füzeler iki taraf arasındaki cilveleşmeler mi?

Yaşayan tarih kutbumuz Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın İran değerlendirmelerine katılan taraftayım. İlber hocamızın görüşü İran gibi büyük bir medeniyete sahip, toplum ve millet bilinci oluşmuş bir ülkenin diğer Orta Doğu ülkeleri gibi kolaylıkla işgal edilemeyeceği yönündeydi.

Hava gücü çok sınırlı olan, İsrail ile kara sınırı da bulunmayan İran ABD ve İsrail için ciddi bir tehlike oluşturamaz. Ancak ABD’nin ve İsrail’in İran gibi bir ülkeyle kara savaşına girmesi de olanaksız. Açıktan açığa dillendirilen de İran’da halk ayaklanması oluşturulması ve rejimin devrilmesi yönünde.

BOP İÇİN DARBE

Karadan harekâtı ve dolayısıyla da işgal edilemeyecek ikinci ülke de tabi ki ülkemiz Türkiye.

Bizi de bölmeyi kurulduğumuzdan beri deniyorlar.

Diğer senaryo da sıklıkla kullanılan askeri darbe yöntemi.

Kulağa çok uzak gelse de bir askeri darbe senaryosu her zaman zihnimizin bir noktasında durmalı.

Zira özellikle son 6 ayda toplumun her kesimine büyük bir negatif enerji pompalanıyor.

İktidar da muhalefet de çok sert bir dil kullanıyor.

Muhalefetin birçok ismi öyle ya da böyle içeride, birçok gazeteci tutuklandı bunlara önceki gün ünlü köşe yazarı Fatih Altaylı da katıldı.

Ülkemizde yaşanan darbeler acı izler bıraktı, Türkiye’yi medeniyet koşusunda topal bıraktı.

Yapılan her darbe Türkiye’yi onlarca yıl geriye götürdü.

Toplumun her kesiminin iyice gerildiği ve tabiri caizse zıvanadan çıkıp anlam zincirini koparttığı şu günlerde BOP rahat uygulansın diye bir askeri darbe olma ihtimalinden dolayı endişeliyim.

Endişelerimin artmasında muhalefetin ve iktidarın farklı Amerikan odaklarından tam destek alması etken durumda…