Bayram arifesinde güzel konulardan söz edip yazıyı bayram şekeri tadında kurgulamayı çok isterdim.
Siyasetin bir şekilde içinde olan, hiçbir zaman da bağlantısı kopmayan birisi olarak; siyasette derin bir yönetimsel ve iletişimsel kriz olduğunu düşünüyorum.
Vatandaşlarımız hangi partinin seçmeni olursa olsun partilerinden memnun değil.
İşin bana göre püf noktası da siyasilerin başka gündemler oluşturarak, seçmenlerinin önem verdikleri noktalardan habersiz gibi davranmaları. İletişimde çok popüler olan gündem oluşturma kuramının büyüsüne kapılma hâli var diyebiliriz.
Şöyle ki: Halkın gündemi ile siyasilerin imal ettiği gündem birbirinden oldukça farklı.
İktidar; Anayasa değişikliği, Ukrayna Savaşı, Filistin’de yaşananlar, Ekrem İmamoğlu gibi konulara odaklanmışken, muhalefet yine Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğu, erken genel seçim gibi konulara odaklandı.
PARTİZANLAR SİYASİLERİ YANILTIYOR
Bu saydığım konular kendi içerisinde önemli olsa da siyasilerin gözden kaçırdığı: Halkın gündemi!
Kısacası siyasilerin imal edilmiş gündemleri, ön plana çıkarttığı konular halkın nazarında ikinci planda.
Ülke yöneten, ülkeyi yönetmeye çalışan, kişisel yaşamlarında da toplumda başarılar elde etmiş olan siyasilerin bu halkın gündemini bu kadar ıskalamasında bir etmen daha var:
Mensup olduğu partiye körü körüne bağlı olan ya da menfaati gereği siyasilerin yakınında olması gereken kişilerin siyasal gündemi, ülkenin genel gündemi gibi sahiplenmeleri!
Yani bu kesimler imal edilen gündemi öyle sahipleniyor ve partilerine bağlılık meselesi haline getiriyor ki politikacı gündemi tayin ettiği yanılgısına kapılıyor.
ANA GÜNDEM FİLİSTİN DEĞİL
Somut örnek vermek gerekirse ülkenin ana gündemi Filistin’de yaşanan vahşet değil.
Bu konuya halkımızda elbette ki bir duyarlılık var.
Ancak tek ve ana gündem bu değil.
Oysa sosyal medyada bir kesim var ki sadece gündemi bu açıdan görmek istiyor ve kendi siyasetçilerini de yanıltıyor.
Etkili bir şekilde uygulandığı söylenen İsrail menşeili mallara yönelik boykotun tutmamasından da ülkedeki ana meselenin bu olmadığını reel olarak görebiliyoruz.
Zaten tarihi geçmiş yaşanmışlıklar ve Türk halkının genel tavrını düşündüğümüzde bu konuya insanlık penceresinden bir tepki koyuyoruz.
Ancak Azerbaycan ya da Balkanlar’da buna benzer bir mezalim olduğunda takınabileceğimiz tavrı takınmadığımız da bir gerçek.
İktidarı kendi partizanlarının yanılttığı diğer bir konuda; Suriyeli göçmenlere halkın tavrı.
Partizanların aksine halkımız onların ülkemizde kalıcı olmalarını istemiyor ve kısa sürede ülkeden çıkartılmasını istiyor.
Bunun aksine yönelik paylaşımlar, argümanlar sadece iktidara şirin görünerek kişisel menfaatlerini tesis etmek isteyen kesimlerin hüsnü kuruntusu.
İMAMOĞLU BEKA SORUNU DEĞİL
Muhalefetin oluşturmaya çalıştığı gündeminde kamikaze gibi peşinden giden takipçileri var.
Yine somut örnek vermek gerekirse İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve yaşananlar ülkenin kahir ekseriyetini oluşturan halk yığınlarının ana gündemi değil.
Özellikle bir takım arkaik CHP’lilerin gündeme pompaladığı gibi Atatürk’ün vatandaşlarımızdaki yerinde ne bir problem var ne de bir sarsıntı var!
YILLARIN MENÜSÜ PATATES-MAKARNA
Bu ve buna benzer birçok mesele elbette ki kendi içerisinde son derece önemli konular.
Ancak vatandaşımızın ana gündemi yüksek enflasyon ve fahiş gıda fiyatları. Sosyal medyada yapılan bir paylaşım viral oldu.
Paylaşımı yapan birçok arkadaşımdan birisiyle genel ülke gündemi, bizlere dayatılan gündem ve halkın gerçek gündemini irdeleyen bir diyalog yaşadık. Kendisi genç ve hayatını kurma aşamasında; şu an eğitim fakültesinde yüksek lisans eğitimini sürdürüyor.
İletişimimizin bir yerinde yıllardır patates makarna ile beslenmek zorunda kaldığını ifade etti.
Bu arkadaşım ve buna benzer milyonlar, emekliler, asgari ücretle çalışanlar (asgari ücretteki ana sorun yaygın ücret haline gelmesi) özellikle fahiş gıda fiyatlarıyla boğuşuyor.
Siyaset kurumu elbette ki ülkenin menfaatleri gereği gündemi değiştirmeye çalışabilir.
Ancak her olayda olduğu gibi siyasilerin gündem belirlemeleri de partizanların bu gündemi köpürtmeleri de adeta zıvanadan çıktı.
Fanatikler düşüncelerin sahipleri değil hizmetkârlarıdır.
Bu tip hararetli fanatikleri kimsenin çok da dikkate almaması gerekir.
SEÇMEN ACIMASIZDIR
Ana gündeme dair etkili önlemler geliştirilmediği takdirde halkın geleceğe dair umutları azalır daha da kötüsü yok olur.
Böyle olduğunda da siyasetçi varlık nedenini yitirir, gereksiz hâle gelir.
Oy verme gücünü son derece etkili ve acımasızca kullanan halkımızı siyasetçilerin hafife almaması gerektiğini düşünüyorum.
Zira çok partili siyasi hayatımızda dönemin en güçlü partileri tarihe gömüldü. ANAP, Doğruyol Partisi tarihe gömülürken, Cumhuriyeti kuran CHP iktidara yarım asırdır gelemiyor.
2002 yılında yaşanan toplu tasfiye önümüzdeki yıllarda da gerçekleşebilir.
ŞIMARIKLIK
Bir yanda asgari ücretliler diğer yanda ülke şartlarına göre çok yüksek verilen zam oranlarını beğenmeyen mavi yakalıların grev yapması var.
Ülkemizde mavi yaka tabir edilen ara elemanların, işçilerin beyaz yakalardan (akademik eğitim almış meslek erbapları) fazla ücret alması da zaten mantık zincirinin koptuğu yerlerden bir tanesi.
Bir süre önce BURULAŞ şimdilerde de İzmir’de yaşananlar da kimse kusura bakmasın ‘şımarıklık’ düzeyinde.
Tekrar etmeden olmaz; toplumun tüm kesimlerinin hak arama mücadelesinde biz gazeteciler hakkını arayanın yanında oluruz.
Toplumun dezavantajlı kesimlerinin sesinin duyurulması da bizim görevlerimiz arasında.
Ancak ülkedeki ekseriyet asgari ücretle çalışıyorken, meslek sahiplerinin bile almadığı ücretleri şımarıkça isteyen bu tip örneklere karşı da kamuoyunun genel tavrını ifade etmek yine bizim görevimiz…