Sokak hayvanlarının yaşam koşulları Türkiye’de ve aslında birçok ülkede büyük sorun.
Onlara, canlıya yakışır bir yaşam alanı oluşturmadığımız gibi, hemen her gün işkencelere ve katledilişlerine tanık oluyoruz.
İçimiz yana yana…
İnsanlığımızdan utanarak…
İnsanoğlunu kötülüğe iten sistemin içindeki ölümcül hücreleri temizleyemediğimiz sürece de bu vahşi olaylar hiçbir zaman sona ermeyecek.
Belki azalacak ama bitmeyecek.
Bir önceki yazımda kimsenin doğuştan ‘salt iyi’ ya da ‘salt kötü’ olamayacağını, insan eylemlerini ve karar-tercihlerini biçimlendiren bazı faktörlerin olduğundan söz etmiştim.
Hayvanlara zarar verme eylemini irdeleyecek olursak, çocukluktan gelen travmalar büyük etken teşkil ediyor. Hasta olmayan hiç kimse, bir canlının gözünü kulağını oyamaz örneğin. İple sallandırarak canına kıyamaz ya da cinsel saldırıda bulunamaz. Yemek yediği, barındığı alanlara zarar veremez.
Bu kişilerin muhakkak ve muhakkak tedavi görmesi şart. Bunun için de daha keskin, daha yalın ve uygulanabilir, müeyyidesi olan kanunlara ihtiyaç var.
Bu, tartışmaya kapalı bir konu!
Bunun yanında, doğayı/canlıyı korumak bir lütuf ya da iyilik değil sorumluluk.
Güçlünün güçsüzü ezdiği, hastalıklı ruhların kendini tatmin ettiği bir düzenden çıkıp daha insan olmaya yaraşır bir dünya düzeni kurmak da yine bizim elimizde.
Kötülere karşı iyiler savaşıyor bu ülkede ve aslında her yerde.
Canlının yaşam hakkını savunan, onlara elinden geldiğince beslenme ve barınma alanları oluşturan, hasta olanlara tedavi imkânı sağlayan, evini açan, hiçbir masraftan kaçınmayan iyiler hala var…
Tüm kirlenmişliklere karşı umudumuzu ayakta tutmayı sağlıyor bu insanlar.
İyi ki varsınız…
Bu iyi insanların bir araya gelerek oluşturduğu bir gönüllü gurubu var Bursa’da.
Emre Demir’in başkanlığını yaptığı HEPAD (Her Eve Bir Pati Derneği)

Yakinen takip ettiğim için gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Can dostlarımızı yaşatabilmek için gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyorlar.
Önce sahiplenilen sonra bir eşya gibi sokaklara terk edilen dostlarımıza imkânlarını zorlayarak sahip çıkıyorlar.
HEPAD geçtiğimiz günlerde, Bursa Hilton Otel'de 5. yaşını kutladı.
Hayvan dostları bu anlamlı gecede onları yalnız bırakmadı, desteklerini sundu. Katılım oldukça yoğundu.
YeniDönem ekibi olarak biz de onları yalnız bırakmadık.

Peki HEPAD, bu beş yılda neler yaptı ve neler yapmayı planlıyor, bir bakalım…
Bir barınaktan farklı olarak 15 dönümlük arazi üzerine kurulu bahçede, terk edilmiş hayvanlar sahiplendirilene kadar barındırılıyor. Hasta olanlar ise tedavi ediliyor.
Kısırlaştırma, en çok önem verdikleri konu.
Gecede bilgilendirme yapan Başkan Emre Demir, 5 yılda 3 binden fazla hayvanın kısırlaştırıldığını, 4 binden fazla hayvanın tedavisinin yapıldığını ve 2 bin 200’ye yakın hayvanın da sahiplendirildiğini aktardı.
Bahçeye gelen her hayvan önce, eğer tramva ya da hastalık kaynaklı bir durum var ise tedavi ediliyor. Daha sonra kısırlaştırılarak kayıt sistemine dahil ediliyorlar.
Derneğin kısırlaştırma konusunda Nilüfer ve Bursa Büyükşehir ile de anlaşmaları mevcut.
Bu arada dernek çalışanları her geçen gün sayısı artan can dostların bakımı için gerekli mamaya yetişemiyor ve maddi destek bekliyorlar.
Hayvanların fotoğrafları çekilerek messengerde grubu açılıyor onunla ilgili tüm bilgiler gruba bilgi olarak aktarılıyor. Bu sistem dahilinde hayvanların sahiplendirilme işlemleri de başlamış oluyor.
Belli nedenlerle evde bilfiil hayvan bakamayanlar için ‘koruyucu aile’ sitemi de oluşturulmuş.
İsteyen herkes, hayvanlar sahiplendirildiğinde adaptasyonunu kolaylaştırmak açısından belli süre dahilinde, ‘koruyucu aile’ olabiliyor.
Bu geçici yuva süresi birkaç günden 1-4 haftaya kadar değişebiliyor. Olası bir sağlık durumunda derneğin anlaşmalı olduğu veterinere götürebiliyorsunuz.
HAYTAP’ın tüm bunların yanında emekli çiftliği de var. 2019 yılında faaliyete geçen bu alanda sadece kedi köpek değil terk edilmiş, insanlar tarafından sömürülmüş, eziyet görmüş başka türden hayvanlar da kalıyor.

Demir’in şu sözü ne kadar canla başla çalıştıklarının da göstergesi:
“Hiçbir hayvanın acı çekmediği, terk edilmediği, insani zevkler için kullanılmadığı bir dünya için üstümüze düşen tüm görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz.”
Biz de diyoruz ki:
Hayvanların insanlar tarafından sömürülmediği, zarar görmediği
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA MÜMKÜN…