Hava Durumu

Kadının ‘hapishane’si!

Yazının Giriş Tarihi: 21.10.2022 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.10.2022 22:39

Bir kadının, sıkışmış kalmış bir kadının hikâyesi

“Burası benim hapishanem. Balkonumda neden bu kadar çiçek var biliyor musun? Sen olmadığında onlar benim tek arkadaşım…”

“Her şeyin var, istediğini alıyorsun. Sohbet edebileceğin arkadaşların da var. Rahatın yerinde ama sürekli mutsuzsun. Seni bir türlü mutlu edemiyorum.”

Sevdiği adamın hapishanesinde yaşayan ve bir çözümsüzlüğün içinde debelenip duran kadının hikâyesi bu. Yüzlerce kadının temsili…

Pupa Sanatın yazdığı, Talip Aydemir’in yönettiği oyunun kadrosunda Karam Kavder, Nursida Onur, Kerimhan Altıparmak, Mehmet Çandar, Oğuz Kaan Tanrıkulu, Uğur Can Çelikel, Muhammed Yasin Orhan, İbrahim Kahkeci, Ahmet Can Şentürk, Celal Baran Göl, Cemre Naz Durak yer alıyor.

Oyun, 18 Ekim’de Uğur Mumcu Sahnesi’nde Bursalıların karşısına çıktı.

Heyecanı hiç düşmeyen oyun, gemi tayfasının kendi aralarında konuşmasıyla başlıyor. Daha önce beraber sefere çıktıkları kaptanlardan istediklerini alamayan tayfa, ümitsizlik içinde beklerken yeni bir kaptan gelir ve o bilindik sözleri sıralamaya başlar:

“Ben size en iyisini vaat ediyorum, siz muhteşem bir ekipsiniz, benimle gelin, yeni bir sefere çıkalım…”

Tayfa, bu yeni kaptanın da diğerlerinden bir farkı olmadığını biliyordur fakat el de mahkûmdur; çaresizlikle, belki de küçücük bir umutla yeni iş teklifini kabul eder.

İnsanı hayatta tutan tek şey de umut değil midir?

İkinci perde diyebileceğimiz bölümde; bu hırslı, hırslı olduğu kadar da yalancı kaptanımızın, eşiyle olan sınavı başlar. Kadın sürekli “bir umutla” derdini, çaresizliğini, mutsuzluğunu anlatmaya çalışır durur:

“Yine mi gidiyorsun? Peki, ben ne olacağım? Gitme… Zaten yeterince paramız var. Ben sadece yanımda kalmanı istiyorum.”

Gerçekten seven bir kadın “yanımda kal” dan başka ne ister ki?

Ama bizim sevgiden yoksun, ruhsuz, para hırsıyla yanıp tutuşan kaptanımız 2 yıllık deniz yolculuğuna çıkmaya kararlıdır.

Peki aşık kadın nasıl bir karar verecek?

Bu saplantılı durumun içinden kendini kurtarıp, ruhunu iyileştirip, kendine yeni bir dünya mı kuracak; yoksa çaresizce, ne olursa olsun, kendini yiyip bitiren bu adamı beklemeye devam mı edecek?

Yoksa tahmin etmediğimizden çok daha başka bir karar mı alacak?

Bu noktadan sonra izlediğimiz aslında kadının kendi kendiyle sınavı oldu.

Bizi kendi hücremize kilitleyen şey nedir biliyor musunuz?

“Konfor” alanımız…

Yazılarını okumaktan çok keyif aldığım bir yazar şöyle der:

“Sahici bir insan, yalnız kalmayı da göze alabilen biridir. Konformist olmayan biri kendisini ortaya koyup diğer insanlar ve hayatla daha sahici bağlar kurmak için yalnızlık dahil pek çok zorlukla mücadele ederken, konformist kişi, yalnızlığını daha da ağırlaştıracak şekilde diğerlerine uyumlu olmaya çabalar ve bu uyum kişiyi aynılaşmaya sürükleyerek bireyselliğini yitirmesine yol açar. Birey olma duygusunu ve kişisel kimlik deneyimlerini yitiren kişi, boşluk duygusuyla baş başadır artık ve yalnızlığı daha da ağırlaşır. (Bülent Usta-Sahici insan)

Bu hikâyedeki kadının kararı, yalnızlığını daha da ağırlaştırmak üzerine olacaktır.

Kadının kendi yarattığı hapishane hiçbir ‘esaret’e benzemez. Hiçbir tutsaklık yoktur ki, böyle sonu gelmez, böyle kahredici olsun…

Bizim çaresiz kadın ve açlıkla baş başa kalan gemi tayfası 2 senenin sonunda isyan bayrağını çeker.

Kadın sevdiği adamın yanında kalmak uğruna, aylarca, sudan, buzlardan ve demir yığınlarından başka bir şey göremez. Bu da onun sınavıdır; kendini tutsak ettiği hapishanenin esaretinin, hastalıklı saplantısının bedelidir.

Kadın “artık dönelim” diye yalvarırken, mürettebat ise kaptanın karşısına çıkıp, gemiden ayrıldıklarında haklarını arayacaklarını, yargıya başvuracaklarını söyler.

Aldıkları yanıt ise başlarına dayanan bir silah ve  “Bu gemide yasa da hukuk da benim”dir.

(Bu size bir şey hatırlattı mı? Tolga Karaçelik’in 2015 yılında yaptığı Sarmaşık filminin hikâyesi de, geminin iktidarı ‘Beybaba’nın mürettebat üzerindeki tahakkümünü anlatır.)

Kadına ne mi oldu?

Sıkışmışlığından kurtulamadı ve aklını yitirdi.

Not: Pupa Sanat ekibini tebrik ediyor, sanata kattıkları değer ve emekleri için teşekkür ediyorum.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.