Kimimiz babayız, kimimiz anne... Belki de henüz hiç biriyiz. Ve belki de bu yüzden, ebeveyn olmanın ne demek olduğunu tam anlamıyla bilemeyebiliriz.
Ama bir gerçek var ki: Her birimiz, bir anneye ve bir babaya sahip olarak başladık hayata.
Çoğumuz hem evlat olduk hem de anne-baba... Ve insan, en güzel yıllarını çocukken yaşar aslında. Anne ve babasıyla geçen, cennetle dünya arası o zamanlarda... Sevmekten çok sevildiği, olduğu gibi kabul gördüğü, gözyaşlarının hemen silindiği, omuzlarına henüz dünyanın yükü binmemiş o yıllarda...
Doğanın bir yasasıdır bu belki: Dere hep yukarıdan aşağı akar... Sevgi de öyle. Akar; büyükten küçüğe, kökten filize, kalpten kalbe...
Bugün Babalar Günü. Bu satırları, kıymetli babam ve bizi sevgisiyle, emeğiyle büyüten tüm babalar için yazıyorum. Onlara bir şiirle selam vermek istiyorum. Ve bir çınarın gölgesinde geçen o yıllara, bir kez daha, yürekten “merhaba” diyorum.
Bir çınardın hep
Gölgen düşerdi yüzüme,
Yüzümde çizgiler oluşurdu.
O çizgiler, yüzüme sima olurdu.
Sonra bir ayna olurdun önümde.
Baka baka, doyamazdım seyrine...
İzlediklerim, bazen sen, bazen ben olurdu…
Seyredişlerim, ruhuma benlik olurdu.
Bir gölge gibi büyürdün benimle
Akşam vaktinde, yorgun, vakur hâlinle.
Varlığın içimde mutluluk olurdu.
Mutluluk, seninle varlık bulurdu.
Harcadığın emek, bana hayat olurdu.
Büyüttün.
Büyüdüm.
Baba oldum.
Çocuklarım büyüdü ellerimde.
Çocuklar büyüdükçe ellerimde,
Hâlâ çocuktum,
büyüyemeyeceğimi anlardım gözlerinde.
Eve geç geldiğimde,
Koca bir çınar damarlanırdı gözlerinde
Kökleriyle tutunurdum geçmişe,
Dallarıyla var olurdum geleceğe.
Ben, o çınarın gölgesinde
Zamandan, mekândan münezzeh bir yerde...
Bir çocuğum hâlâ düşlerimde,
Donakalmışım, baka baka doyamıyorum seyrine...