Hava Durumu

Gök göze gelmek

Yazının Giriş Tarihi: 06.05.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.05.2025 00:05

"İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım.
Şu kaçamak ışıklardan, şu şeker kamışlarından,
bebe dişlerinden…
Göğe bakalım.”

Turgut Uyar, Göğe Bakma Durağı

Muhakkak siz de bir gün o durağa uğramışsınızdır. Sonsuz maviliklerde, beyaz düşlerde saklambaç oynamışsınızdır. Gökyüzünün rengine bulanmış, maviyi beyaza çalıp kendinize bir gökyüzü yapmışsınızdır.

Ben ilk defa çocukken tanıştım gökyüzüyle. Okul bitince köye gittiğimizde. Gökyüzü bir yorgan gibi serilirdi üzerimize. Damda yıldızları seyrettiğimiz gecelerde. Sırtımız yerde, gözlerimiz göklerde. Göz kırpardık yıldızlarla birbirimize. Gece, yıldızlardan ip sarkıtır; tutunur, tırmanırdık bilinmezliğe.

Masal başlardı. Dayımın muzip sesiyle. Selam verirdik devlere, prenseslere. Yıldızdan köşkler vardı bulutların ötesinde. Devler yaklaşınca yorganı çekerdik üzerimize. Yıldızlara gözlerimizle tutunurduk düşmemek için yeryüzüne. Gece bitince, o yıldız ipleri çözülür; sabah ayazında düşerdik yeryüzüne. Güneş usulca yükselince. Bulutlar bir sevgi öpücüğü gibi dokunurdu tenimize.

Temmuz sıcağında gökyüzü, bir duraktı içimizde. Daldıkça derinliklere, kaybolup giderdik serin maviliklere.

O duraklara kimler uğramamıştı ki? Hz. İbrahim… Thales… Kopernik… Bir peygamber, bir filozof, bir bilim insanı. Hepsi göğe baktı.

Yaradan, “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı?” diyerek hatırlatıyor bizlere; kusursuz bir göğü, kusursuz bir düzeni. Ve belki de bir anlık olsa dahi başımızı kaldırmamız gerektiğini.

Hz. İbrahim, “İşte bu Rabbim!” dedi yıldızı gördüğünde. Ama yıldız battı. Ay battı. Güneş battı. Ve sonunda şöyle dedi: “Ben batıp gidenleri sevmem.” Göğe bakmak, batıp gidenin ötesine bakmaktı belki de.

İnançla başlayan bu bakış, aklın sorularına uğradı. Thales sordu: Bu düzenin ardında ne vardı? Bir ilke, bir neden, bir düzen vardı. Kuyu onu çekse de, aklı yıldızlardaydı. Bu bakış bile başlı başına bir yasaydı.

Sonra Kopernik baktı göğe… Daha yakından, daha sistemli. Dünya merkezde değildi artık... Bu, düşünceyi özgürleştirdi. İnsan merkezde değildi. Bütün inançlar ve sistemler yenilenmeliydi. Gökyüzü artık bir düzendi. Bu da bilimin zaferiydi.

Her şey, bir çocuk masalı gibi başlar; yıldızlara tutunan bir düşle... Sonra Hz. İbrahim’in duasına, Thales’in sorusuna, Kopernik’in devrimine varır.

Göğe bakmak ilk görüşte değil; bir sezgide, bir sükûnette tanımaktır birbirini. Göz göze gelmeden; göğe birlikte bakarken, buluşmaktır maviliklerde. İşte bu: Gök göze gelmektir.

“Tanışmak… birbirine benzemez iki gecenin aynı sabaha uyanması gibi.”
Turgut Uyar’ı değilse bile, onun dizelerindeki anlamı tarif eder gibi.
İçimizdeki hakikati, çocukluk özlemini, düşlerimizi tarif eder gibi.

Bu yazıyla biraz daha tanıdık olduk artık birbirimizle. Belki gözlerimiz buluşamayacak. Ama bir yer var bizi birleştirecek: Gökyüzü

Hayat, belki de gök kubbe altında sayısız olasılığın içinden doğabilecek bir umut şiiri. Şiirin içinde bir yerdeyiz belki de. İki göz. İki yürek. Bir gökyüzü altında buluşmuş iki yolcu. Umut dolu…

O halde:

“İkimiz birden sevinebiliriz.
Göğe bakalım.”

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.