Hava Durumu

Unuttuklarını hatırlamak ister misin?

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.06.2025 00:05

Mayıs geçti güzellikleriyle; kuşlar cıvıldadı, yasemin kokusu doldu içimize. Güller açtı renk renk. Zambaklar ve menekşeler, sabahın çiy damlalarıyla serinletti tenimizi. Bu mayıs mıydı, yoksa bir hayalin yankısı mı? Belleğimize işledi, hatıra oldu, konuştu bizimle. Bahara hasrettik biz, bahar da belki bize. Mart tanıştırdı, nisan olgunlaştırdı, mayıs vuslatı sundu bizlere. O bir masaldı gönlümüzde...

Kimi zaman mutluluk gözümüzden taştı, kimi zaman hüzün ruhumuzu kaptı. Sevinçleri ve kederleri yalnız kalbimizde değil, ruhumuzun derinlerinde hissettik. Anladık ki, unutmak bir armağan. Ve bu armağan; bizler için bir hakikat, her bir an. Muallim Naci’nin dediği gibi: “Hafızâ-i beşer nisyan.”

Unutmak ve hatırlamak… Hayat, bu iki zıt duygunun dansı. Hakikat belki de zıtlıkların uyumunda saklı. Mayıs’ın sıcaklığı, yazın fön rüzgârı ile kışın serin poyrazı arası. Baharın kulağımıza aşk fısıldaması… Çiçekler arasında beliren kelebek gibi açığa çıkar hakikatin hatırlanışı.

Geçen hafta bilgi ve hakikati konuştuk: “İnanmalıyız” dedik. “Gerekçelendirmeliyiz” dedik. “Şansa bağlı olmamalı” dedik. Ama belki de bu tanım bizlere yetmedi. İçimizden aykırı sesler yükseldi. İnsan hep bir şeyleri arar; kendini bildi bileli. İnsan ne aradığını hep bilebilir mi? Bilmiyorsa, aradığını nasıl bulabilir ki? Biliyorsa neden arar ki?

Biliyorsak, öğrenemeyiz; çünkü biliriz. Bilmiyorsak, aradığımız şeyi nasıl bulabiliriz?

İşte burada, bildiklerimizin hatırlamakla bağı ortaya çıkıyor olabilir. Bilgi belki de hatırlamanın kendisidir. Gündelik telaşta bile aranan bir hatırlayıştır. Bazen bir baba, bir eş, bir dost olduğumuzu unuturuz. Ama bu unutkanlık bu sıfatlarımızı gizler mi? Bazen bir fısıltı yeter; çünkü hakikat hatırlayışta gizlidir.

Platon’un Menon diyalogunda Sokrates der ki: “Bilgi, unuttuğumuzu hatırlamaktır.” Bir köleye sorular sorar. Köle cevapları içinde arar. Bilgi, içimizde olanı hatırlamak mıdır? Bu, insanın iç dünyasında bir yolculuktur. Bildiklerimiz hatırlanarak yeni anlamlar kurar.

Sokrates’in bu yaklaşımı, Descartes’ın varlığı kendi iç sesinde hatırlamasıyla birleşir. Gerçek, başkalarının değil, kendimizin iç dünyasında keskinleşir. Bu içsel arayış, modern çağın imgeleriyle yeniden karşımıza çıkar. Hatırlama, Matrix filminde Neo’nun kırmızı hapıdır. Sokrates’in ve Descartes’ın sorduğu soruyu kendine sormasıdır.

O zaman gerçeklik nedir? Hakikat nerede gizlidir?

Bu arayış, insanın bitmeyen yolculuğudur. Çocukluğun bisiklet turu, Mayıs’ın kokusu… Unutulsa da hatırlanarak geri gelendir. Bir gül kokusu, bir melodi… Hatıralarla canlanandır. Kalbimizle, duygularımızla yeniden doğardır. Hatırlayış, geçmişle bugünü birleşimidir. Kalbimizin kapılarını aralar. Her defasında bilgi, unutmanın ve hatırlamanın dansıyla kavranır. Hakikat bu dansın bizdeki yansımasıdır.

Ve bu bahar, unutkanlığın içinde sundu bize hakikatleri. On dört, on altı yaşlarında yaşanan bir aşkın masumiyetini ve cesaretini. Belki yaratılırken verdiğimiz sözün gerçekliğini. Baharın bahçesindeki bilgiye; hatırlama ile varılabileceğini. Masumiyetle varılan keşfin, hatırlama ile bilgiye ulaşması gibi.

Peki, artık bilgi nedir biliyor muyuz? Bir gül kokusu mu? Bir yasemin serinliği mi? Çocukluğunuzun melodisi mi? Yoksa unuttuklarımızı hatırlayış mı?

Bu yıl baharın sesine kulak verdik. Belki cevaplarımıza tam ulaşamadık. Ama aradık. Hayatımızın kokularına, seslerine odaklandık. Kendi bilgimizi, hakikatimizi keşfe kalkıştık.

Belki de hiç oralı olmadık. Her zaman ki hayatımıza devam ettik. Öyle olsa dahi endişelenmeyelim. Çünkü yazın serin gölgeleri ve güneşin bilgeliği hala önümüzde. Ve biz, her mevsim içimizdeki benle yenilenebiliriz. Bilgimizi, hakikatimizi; ararız ve hatırlarız. Hatırladıkça biz olmadığımızı anlarız. Sonsuzluğun özlemini verdiğimiz bir sözde kavrarız.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.