Kuşadası sahilinde sabahın erken saatleri…
Ufukta beliren devasa bir yolcu gemisi, ağır ağır limana yanaşıyor. Limanın siluetine gölge düşüren bu gemiler, her yaz olduğu gibi Kuşadası’nı Akdeniz’in cazibe duraklarından biri hâline getiriyor. Ancak bu görkemli manzaranın ardında, pek konuşulmayan bir hayal kırıklığı saklı: Gemi limana geliyor ama şehirle temas etmiyor.
Liman çevresindeki esnafla konuştuğunuzda bu hayal kırıklığı hemen hissediliyor. Çünkü sabah gemiden alınan turistler, çoğunlukla doğrudan turlara götürülüyor; antik kentler, müzeler, doğa parkları…
Akşam olduğunda ise yeniden gemiye bırakılıyorlar. Bu kapalı devre sistemde, şehir merkezinin sokakları, restoranları, kafeleri, dükkanları boş kalıyor. Turistin ayak izi var ama şehrin ekonomisine dokunan eli yok.
“Transit Cruise” Modelinin Çelişkisi
Bu durum turizm dünyasında “shore excursion” yani kıyı turu modeli olarak biliniyor. Gemi şirketleri, kendi anlaşmalı acenteleri üzerinden günübirlik programlar düzenliyor. İlk bakışta masum gibi görünen bu yöntem, kentin sadece bir geçiş durağına dönüşmesine yol açıyor. Şehir, liman ücreti dışında ciddi bir gelir elde edemiyor.
Kuşadası gibi turizme dayalı bir kentte bu modelin yarattığı paradoks açık:
Şehir, kalabalığı ve trafiği yaşıyor
Ama ekonomik katkı büyük ölçüde şehir dışına akıyor
Yerel esnaf, yılın en yoğun döneminde bile umduğunu bulamıyor
Bir anlamda geminin gölgesi, esnafın üzerine düşüyor ama ışık şehre uğramıyor.
Dünyanin ortak sorunu
Kuşadası’nda gözlemlediğimiz bu tablo, aslında yalnızca Türkiye’ye özgü değil. Barselona’dan Dubrovnik’e, Venedik’ten Santorini’ye kadar birçok Akdeniz limanında benzer bir tartışma sürüyor.
Gemi turizmi limanları canlandırıyor gibi görünse de, yerel halka faydası sınırlı kalıyor. Örneğin Venedik, bu durumun yarattığı tahribat yüzünden büyük yolcu gemilerinin şehir merkezine yanaşmasını yasaklamak zorunda kaldı.
Sürdürülebilir Turizm İçin Çözüm Arayışları
Bu tabloyu değiştirmek için bazı liman şehirleri yerel paydaşlarla yeni modeller geliştiriyor.
Zorunlu şehir içi duraklar: Gemiden inen turistlerin en azından bir kısmının şehir merkezinde zaman geçirmesi için tur programlarına şehir turu ekleniyor.
Liman-şehir işbirliği: Belediyeler ve ticaret odaları, gemi şirketleriyle protokoller yaparak turistlerin şehir içinde alışveriş yapmasını teşvik eden uygulamalar (hediye kuponları, indirim kartları vb.) geliştiriyor.
Katkı payı ve vergilendirme: Bazı kentlerde gemiden kişi başı ek bir katkı payı alınarak bu gelir doğrudan kentin kültürel ve ticari altyapısına aktarılıyor.
Bu uygulamalar, hem gemi şirketlerinin programını bozmadan hem de kentin sosyoekonomik ekosistemini güçlendirmeyi amaçlıyor.
Kuşadası İçin Fırsat Nerede?
Kuşadası Türkiye’nin en önemli cruise limanlarından biri. Bu potansiyelin sürdürülebilir kalkınmaya dönüştürülmesi için şu soruları artık açık yüreklilikle sormalıyız:
Kent merkezini pas geçen bir turizm modeli, uzun vadede ne kazandırır?
Liman ve şehir yönetimleri, yerel esnafı da kapsayacak bir ortak plan yapabilir mi?
Gemi turizmi ile kentin tarihi ve kültürel dokusu arasında daha güçlü bir bağ kurulamaz mı?
Bu sorulara verilecek cevaplar, yalnızca Kuşadası’nın değil, Türkiye’nin bütün sahil kentlerinin geleceğini etkileyecek.
Kuşadası’nda limana yanaşan gemiler, kent için büyük bir şans. Ancak bu şansın gerçek bir fırsata dönüşebilmesi, turistin sadece gemiye adım atıp fotoğraf çekmesiyle değil, şehrin sokaklarında dolaşıp nefes almasıyla mümkündür. Turist, taş duvarlı dar sokakları görmeli, kahvede oturan insanlarla göz göze gelmeli, küçük bir dükkândan kendi elleriyle seçtiği bir objeyi alıp hatıra götürmelidir.
Çünkü bir kentin ruhu, limanın hemen ardında değil, o limanın açıldığı hayatın içinde saklıdır.
Gemilerin gölgesinde kalan bu potansiyeli gün yüzüne çıkarmak; ancak şehir yönetimi, turizm paydaşları ve esnafın birlikte yürüteceği planlı bir strateji ile mümkündür. Cruise turizmi, şehre uğrayan binlerce insanı “geçip giden bir kalabalık” olmaktan çıkarıp “kente değer katan bir misafir”e dönüştürebildiğinde, o zaman limana yanaşan her gemi sadece dalgalara değil, kentin geleceğine de bereket getirecektir.