Hava Durumu

Görünmeyen emek

Yazının Giriş Tarihi: 21.07.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.07.2025 00:05

“Çalışıyor musun?” sorusu bir kadına yöneltildiğinde çoğu kez ücretli bir işte çalışıp çalışmadığı kastedilir. Ancak bu soru, milyonlarca kadının her gün evde verdiği emeği yok sayar. Yemek yapan, çocuk bakan, yaşlıya kol kanat geren, temizlik yapan, tüm günü saat gibi işleyen bir düzenin sorumluluğunu üstlenen kadınlara toplumun cevabı nettir: “Ev hanımı.” Yani görünmeyen, ölçülmeyen, değeri takdir edilmeyen bir emek.

Kadın yoksulluğu, yalnızca ekonomik bir mesele değil; aynı zamanda yapısal, kültürel ve toplumsal bir eşitsizlik meselesidir. Ve bu eşitsizlik, en çok da görünmeyen emek üzerinden yeniden üretilir.

EV İÇİ EMEĞİN SESSİZ ÇIĞLIĞI

Ev içi emek ne yazık ki ne istihdam rakamlarında ne de ekonomik göstergelerde kendine yer bulur. Oysa bu emek, toplumun tüm diğer üretim faaliyetlerini mümkün kılar. Bir kadın evde çocuk bakmasaydı, eşinin işine zamanında gitmesi mümkün olur muydu? Ya da yaşlı annesine yemek yapmasaydı, onun sağlık harcamaları devletin omuzlarında daha fazla yer tutmaz mıydı?

TÜİK’in son verilerine göre kadınların iş gücüne katılım oranı hâlâ erkeklerin oldukça gerisinde. Ama bu veri bize ne anlatıyor, neyi saklıyor? Gerçekte kadınlar çalışıyor, hem de çok. Ama ücret almadan, sigorta olmadan, emeklilik hakkı olmadan. Yani hakları görünmüyor, emeği görünmüyor, kendisi de görünmüyor.

EKONOMİK BAĞIMSIZLIK OLMADAN TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK MÜMKÜN DEĞİL

Kadın yoksulluğu, çoğunlukla “özel alan”a hapsedilmiş yaşamların sonucu. Kadının kamusal alanda daha az görünür olması, sadece bir tercih meselesi değil; bir zorunluluk. Çünkü ev içi roller kadınlara “doğal görev” gibi yükleniyor. Erkek çalışırken kadın “destek oluyor.” Kadının çalışması ise genellikle “ek gelir” olarak görülüyor.

Bu anlayış, kadını ekonomik olarak bağımlı hale getiriyor. Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir bireyin ise toplumsal, siyasal ya da kültürel bağımsızlıktan söz etmesi oldukça zor. Kadınlar hâlâ “eşinden harçlık alan” bireyler olarak görülmeye devam ettiği sürece, toplumsal eşitlikten söz etmek bir hayal olarak kalacak.

SOSYAL MEDYA GÖRÜNÜRLÜĞÜ VE GERÇEK HAYATIN ÇELİŞKİSİ

Son dönemde sosyal medyada ev içi emeğin görünürlüğü artmaya başladı. Kadınlar, yemek yaparken ya da çocuklarına bakarken kısa videolar çekiyor, blog yazıyor, paylaşımlarda bulunuyor. Bu, görünmeyen emeğin görünür kılınması açısından önemli bir adım. Ancak sanal görünürlük, gerçek hayattaki hak eşitsizliğini henüz ortadan kaldırmış değil.

Görünür olmak yetmez. Tanınmak, değer görmek, karşılık almak gerekir. Kadının emeği sadece sevgiyle değil; haklarla, güvenceyle, eşitlikle değerlendirilmelidir.

ÇÖZÜM NE? EMEK EŞİTLİĞİ, POLİTİKA VE FARKINDALIK

Kadın yoksulluğuna karşı mücadele, yalnızca kadınların değil; toplumun bütün kesimlerinin görevidir. Ev içi emeğin görünür hale getirilmesi, sosyal güvence kapsamına alınması, kadının çalışma hayatına katılımını kolaylaştıracak politikaların hayata geçirilmesi kaçınılmazdır.

Ev işlerinin cinsiyet temelli bölüşümünü yeniden düşünmeliyiz. Bakım emeğini yalnızca kadınların değil, devletin ve erkeklerin de sorumluluğu olarak görmeliyiz. Kadınların ücretli işe erişimini artıracak kreş, servis, esnek mesai gibi destekleyici mekanizmalar oluşturmalıyız.

Ancak o zaman “kadın yoksulluğu” değil; “kadın gücü” konuşabiliriz.

GÖRÜNMEYEN DEĞİL, GÖRÜLMEYE DEĞER

Bir toplum, en çok emeğini görmezden geldiği insanları anlatır. Kadınların evde harcadığı görünmeyen emek, yalnızca bir evin değil; bir toplumun tüm işleyişini ayakta tutar. Bu emeği tanımadan, onu güvence altına almadan, adaletten söz etmek zordur.

Kadın yoksulluğu, bir yazgı değildir. Kadınların evde ama görünmez olmaları kader değildir. Bu düzen değişebilir. Yeter ki görmek isteyelim. Çünkü görünmeyen her emek, aslında hak edilmemiş bir sessizliğin yansımasıdır.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.