Hava Durumu

İşsizliğin ortak paydası

Yazının Giriş Tarihi: 10.06.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.06.2025 00:05

Üniversite kapısından içeri giren her öğrenci, aslında sessiz bir umudun taşıyıcısıdır. Kimi iki yıl, kimi dört yıl sürecek bir eğitimin ardından “iş sahibi” olacağına inanır. “İş bulmak için okuyorum,” cümlesi neredeyse her öğrencinin zihninde yankılanır. Ancak gerçek şu ki, mezuniyet törenlerinde havaya fırlatılan kep kadar yükseğe çıkamıyor o umutlar. İki yıl da okusan, dört yıl da; sonunda işsizler kervanına katılma ihtimalin ne yazık ki hâlâ çok yüksek.

Son yıllarda Türkiye’de genç işsizliği sadece istatistiklerde değil, hayatın içinde de büyüyor. TÜİK’in 2024 verilerine göre 15–24 yaş arası genç işsizlik oranı yüzde 18’lerde seyrediyor. Ancak bu sadece sayıların anlattığı bir hikâye değil. Her gün sosyal medyada iş arayan gençlerin hayal kırıklıklarına tanık oluyoruz. Yeni mezun bir tıbbi sekreter, atanma bekleyen bir öğretmen, staj sonrası işe alınmayan bir mühendis… Liste uzayıp gidiyor. “Diplomalı işsizlik” kavramı, artık gündelik hayatın sıradan bir parçası haline geldi.

Peki bu durum sadece Türkiye’ye özgü mü? Aslında hayır. Avrupa’da da tablo çok farklı değil. Örneğin, İspanya’da genç işsizlik oranı 2023 yılında yüzde 28’in üzerindeydi. İtalya’da bu oran yüzde 22 civarındaydı. Fakat aradaki temel fark, bazı ülkelerde devletin genç işsizliği azaltmak için geliştirdiği politikalar. Almanya örneğin, “dual eğitim sistemi”yle mesleki eğitimi iş dünyasıyla doğrudan bağlantılı hale getirerek gençlerin iş bulma şansını artırıyor. Bizde ise hâlâ “diploma”nın kutsal bir anahtar olduğu zannediliyor.

Oysa o anahtar artık pek çok kapıyı açmıyor.

İki yıllık meslek yüksekokulu mezunları genellikle “ara eleman” olarak tanımlanıyor. Ancak iş ilanlarına bakıldığında, istenen nitelikler dört yıllık mezunlardan bile fazlasını talep ediyor. Deneyim, yabancı dil, program bilgisi, hatta bazen sürücü belgesi… Tüm bunlar bir ön lisans mezununun çantasına nasıl sığacak? Öte yandan dört yıllık mezunlar, alanlarının dışında işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bir işletme mezununun çağrı merkezinde ya da bir tarih mezununun kargo firmasında çalışması, artık şaşırtıcı bir durum olmaktan çıktı.

İşsizlik, sadece “iş bulamamak” değil. Aynı zamanda yeteneklerin boşa gitmesi, hayallerin ertelenmesi ve en önemlisi, toplumsal huzurun zedelenmesidir. İşsiz kalan genç sadece kendisi için değil, ailesi ve çevresi için de psikolojik bir yük haline geliyor.

İşsizliği sadece mezuniyet sonrası yaşanan bir durum olarak görmek eksik olur. Bu olgunun altında ekonomik, sosyolojik ve eğitim sistemine dair çok katmanlı dinamikler yer alıyor. Ekonomik dalgalanmalar genç işsizliği derinden etkiliyor. Dünya ekonomisindeki krizler ve pandemi sonrası toparlanma süreci de bu durumu tetikliyor.

Bir diğer önemli bakış açısı ise “nitelikli iş gücü” meselesidir. Teknolojinin hızla geliştiği çağımızda, sadece diploma değil, teknoloji ve dijital becerilere sahip olmak kritik bir fark yaratıyor. Eğitim sistemimiz, gençleri geleceğin teknolojilerine hazırlamada yetersiz kalıyor. Bu noktada müfredatların güncellenmesi, STEM (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarına ağırlık verilmesi şart.

Toplumsal algılar ve beklentiler de işsizliği etkileyen bir diğer katman. Türkiye’de “kıdem ve prestij” algısı nedeniyle gençler, buldukları işleri küçümseyebiliyor. Oysa Avrupa’da gençler, erken yaşta iş hayatına dahil olup deneyim kazandıkça kariyer basamaklarını daha sağlam çıkıyor. Bizde ise “işin olmalı ama alanın da öyle olmalı” beklentisi, işsizliği artıran psikolojik bariyerler yaratıyor. Bu durum, gençlerin esnek iş modellerine, girişimciliğe ya da ara elemanlık pozisyonlarına yönelmesini engelliyor.

Son olarak, girişimcilik kültürünün yaygınlaştırılması genç işsizliğe karşı önemli bir cevap. ABD ve İsrail gibi ülkelerde gençler kendi işlerini kurma konusunda cesaretlendiriliyor. Devlet destekleri, mentorluk programları ve startup ekosistemleri sayesinde gençler istihdam yaratıyor. Türkiye’de de girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesi, gençlerin kendi kariyer yollarını çizmelerine olanak tanıyabilir.

Özetle, işsizlik sorunu tek boyutlu değil; ekonomik, eğitimsel, toplumsal ve kültürel birçok faktörün kesişiminde şekilleniyor. Çözüm de ancak bu çok yönlü yaklaşımlarla mümkün olabilir. Üniversiteden mezun olmak, artık iş garantisi değil; mezunları hayata hazırlayan sistem ve toplumsal anlayış yenilenmeli.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.