Hava Durumu

Kuşadası’nda asıl beklenti: Hizmet!

Yazının Giriş Tarihi: 20.08.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.08.2025 00:05

Kuşadası…

Türkiye’nin turizmde ilk akla gelen beldelerinden biri.

Dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin uğrak noktası, yerli halk içinse hem ekmek kapısı hem de gurur kaynağı.

Ancak son günlerde bu güzide belde, turizm başarılarıyla değil, rant iddialarıyla gündeme taşınıyor. Özellikle de bu iddiaların, belediyenin bağlı bulunduğu partinin kendi içindeki çekişmelerle birlikte anılması, konuyu daha da karmaşık hâle getiriyor.

Aslında bu iddiaların doğru olup olmadığı; hukukun ve siyasetin alanına girer.

Fakat burada asıl gözden kaçırmamamız gereken temel bir gerçek var:

Belediyeler, halkın oylarıyla seçilmiş kadrolar tarafından yönetiliyor ve onların en büyük görevi, halka hizmet etmek.

Bu hizmetin ertelenmesi ya da gölgelenmesi, yalnızca siyasi tartışmalara değil, doğrudan vatandaşın günlük yaşamına zarar veriyor.

GÜVEN KAYBI, BELEDİYECİLİĞİN EN BÜYÜK RİSKİ

Toplum, yerel seçimlerde oyunu kullanırken en temel motivasyonu şudur: Yaşadığı şehirde daha iyi hizmet görmek, yaşam kalitesini artırmak. Bu beklenti; düzgün yollar, düzenli çöp toplama, güvenli parklar, sağlıklı bir altyapı, turizmin getirisinin adil biçimde halka yansıması gibi somut unsurlara dayanır.

Fakat işin içine ‘rant söylentileri’ girdiğinde, doğruluğu ispatlanmamış olsa bile, toplumda ciddi bir güven erozyonu yaşanır.

Çünkü vatandaşın zihninde şu soru belirir: “Acaba benim ödediğim vergiler ya da turizmden gelen gelirler, gerçekten halk için mi harcanıyor, yoksa başka amaçlara mı gidiyor?”

Güven kaybı, belediyeciliğin en büyük riski ve aynı zamanda en ağır tahribatıdır.

Bir kere sarsıldığında, onu onarmak uzun yıllar alabilir.

KUŞADASI BİR BELEDİYE SINIRINDAN FAZLASIDIR

Kuşadası’nı yalnızca bir ilçe belediyesi gibi görmek, bu beldeye haksızlık olur.

Çünkü Kuşadası, Türkiye’nin uluslararası tanınırlığa sahip markalarından biridir.

Limanına yanaşan kruvaziyer gemileri, plajları, otelleri ve kültürel mirasıyla ülkenin turizm gelirlerinde önemli bir paya sahiptir.

Dolayısıyla Kuşadası’nda yaşanacak her türlü olumsuzluk, yalnızca Kuşadalıların değil, tüm ülkenin turizm gelirini etkileyebilir.

Turistlerin zihninde oluşacak olumsuz bir algı, kolay kolay silinmez.

Bu nedenle beldenin adının ‘rant kavgası’ gibi başlıklarla anılması, aslında çok daha büyük bir riski beraberinde getirir:

Türkiye’nin turizm imajı.

BELEDİYECİLİKTE HİZMET AHLAKI

Belediye başkanları ve ekipleri, sadece kendilerine oy verenlerin değil, bütün halkın temsilcileridir. Görevleri; parti içi hesaplaşmalardan bağımsız olarak, vatandaşın ortak çıkarlarını korumak ve geliştirmektir. Çünkü halkın verdiği emanet, bireysel ya da grupsal çıkarlar için değil, toplumsal refah için kullanılmalıdır.

Burada bir etik meselesi öne çıkıyor: Hizmet ahlakı.

Hizmet ahlakı, siyasetin her tür çekişmesinin üzerinde bir kavramdır.

Bir belediye başkanı ya da ekibi, hangi partiden olursa olsun, göreve seçildikten sonra tüm kentin insanlarının hizmetkârıdır.

Seçmen, başkanı ‘ödüllendirmek’ ya da ‘cezalandırmak’ için sandıkta oy verir.

Fakat görev süresi boyunca belediyecilik makamı, bir ‘hesaplaşma alanı’ değil, bir ‘hizmet üretme alanı’dır. Bu çizgi net biçimde korunmadığında, belediye yönetimi halktan kopar, halk da yönetime sırt çevirir.

HALKIN ASIL BEKLENTİSİ: ŞEFFAFLIK VE HESAP VEREBİLİRLİK

Bugün Kuşadası’nda dillendirilen iddialar, yarın başka bir turizm beldesinde de gündeme gelebilir. Dolayısıyla sorun bireylere indirgenmemelidir.

Çözüm, sistemde aranmalıdır.

Şeffaflık ve hesap verebilirlik, modern belediyeciliğin temel ilkeleridir.

Gelirler ve harcamalar açıkça, herkesin anlayacağı biçimde kamuoyuyla paylaşılmalı; yatırımların nereye yapıldığı, hangi önceliklere göre belirlendiği halka anlatılmalıdır.

Katılımcı yönetim mekanizmaları güçlendirildiğinde, söylentiler değil somut hizmetler konuşulur. Böylece dedikodular gölgede kalır, gündemde yalnızca yapılan işlerin sonuçları olur.

KUŞADASI’NIN GELECEĞİ: İDDİALAR MI, BAŞARI HİKÂYELERİ Mİ?

Bugün şu soruyla yüzleşmek gerekiyor: Kuşadası’nın geleceği, rant iddialarıyla mı anılacak, yoksa turizmdeki başarı hikâyeleriyle mi?

Kuşadası’nın sahip olduğu doğal ve kültürel zenginlik, doğru yönetildiğinde yalnızca yerel halka değil, tüm ülkeye refah getirir. Ama bu potansiyelin gölgelenmesi, beldenin önümüzdeki yıllarda rekabet gücünü zayıflatabilir.

Halk, partiler üstü bir şekilde, yöneticilerinden şunu bekliyor: “Kişisel ya da parti içi çıkarları değil, ortak geleceğimizi düşünün.”

Çünkü belediye başkanlığı makamı, kişisel kazanç değil, halkın yararına hizmet üretme sorumluluğudur.

SONUÇ: KUŞADASI’NA SAHİP ÇIKMAK

Kuşadası’nın adı, siyasi kavgalarla değil; sürdürülebilir turizm projeleri, çevre dostu yatırımlar, gençlere iş imkânı sağlayan girişimler ve kültürel değerlerin korunmasıyla anılmalıdır.

Belediye başkanları ve ekipleri, halka hizmet etmek için oraya getirildi.

Seçen ya da seçmeyen fark etmeksizin, bütün vatandaşların yaşamını iyileştirmek için…

Bugün ortaya atılan iddialar ne olursa olsun, halkın beklentisi nettir; şeffaflık, hizmet ve güven.

Kuşadası’nın geleceğine sahip çıkmak, aslında hepimizin geleceğine sahip çıkmaktır.

Çünkü bu beldenin kaderi, yalnızca bir ilçenin değil; Türkiye’nin turizm vitrinindeki kaderidir…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.