Sessiz geçişler

Her yıl yaz ayları geldiğinde şehirler biraz boşalır, ofisler sessizleşir, tatil paylaşımları artar, gündem hafifler. Ancak bu sessizlik, yalnızca dışarıdan göründüğü kadarıyla bir sakinliktir. İş dünyasında yaz dönemi, birçok kişi için bir tür “yeniden başlama” mevsimidir. Özellikle son yıllarda sessiz ama derin bir dalga daha görünür olmaya başladı: Sessiz istifalar ve sessiz katılıklar.

Yaz Mevsimi: Yalnızca Tatil Değil, Geçiş Mevsimi

Temmuz ve Ağustos ayları, birçok kurum için yoğun iş temposunun görece azaldığı, planların sonbahara ötelenmeye başlandığı bir dönemdir. Bu gevşeyen yapı, hem çalışanlara hem yöneticilere nefes alma fırsatı sunar. Ancak bu nefes aralığı, aynı zamanda içsel sorgulamalar için de ideal bir zemin oluşturur:

“Ben ne yapıyorum?”

“Bu iş beni gerçekten tatmin ediyor mu?”

“Farklı bir yere gitmeli miyim?”

Bu soruların yanıtı sessizce şekillenir ve çoğu zaman kimseye duyurulmadan uygulamaya konulur. İşte bu yüzden yaz ayları, aslında bir tür “kariyer dönüşüm sezonu”dur.

Sessiz İstifa Nedir, Sessiz Katılım Neden Dikkat Çeker?

“Sessiz istifa” (quiet quitting) kavramı, esasen kişinin resmi olarak işinden ayrılmadan, psikolojik ve duygusal bağını koparmasını ifade eder. Çalışan hâlâ iş yerindedir, ama gönlü çoktan gitmiştir. Yaz aylarında bu durum daha da görünmez hâle gelir. Ofisler zaten sessizdir, performans takibi gevşemiştir, yönetici uzaktadır. Bu ortamda “minimum çabayla var olma” davranışı, fark edilmeden büyür.

Buna karşılık “sessiz katılım” da ilginç bir biçimde yaz aylarının dinamiğidir. Yeni bir işe başlayan ama bunu hemen duyurmayan; kendini gözlemleyen, alışma sürecini içsel yaşayan pek çok çalışan, özellikle LinkedIn gibi platformlarda sessizce bir kenarda bekler. O meşhur “Yeni bir maceraya başlıyorum” postu belki eylülde gelir ama değişim çoktan yaşanmıştır.

İş Değişikliklerinin Görünmeyen Anatomisi

Yaz aylarında ilan edilen pozisyonların sayısı azalsa da, yapılan iş değişiklikleri paradoksal biçimde artar. Çünkü bu dönemde başvurular daha stratejiktir; adaylar “şirketin değil, kendi zamanının” yöneticisi olarak hareket eder. Tatildeyken bir görüşmeye katılır, sahildeyken teklif alır, dönüşte iş başı yapar.

Yönetici tarafında ise başka bir hareketlilik gözlenir. Kurumlar, “yaza rağmen” boş kalan pozisyonları sessizce doldurur. Özellikle dijital sektörlerde, yaz rehaveti şirket içi atamalar ve danışmanlık anlaşmaları için verimli bir fırsattır. Bunların çoğu kamuoyuna açıklanmaz; sessizlik içerisinde büyük değişimler olur.

Bursa’da Yaz: Kentin Gölgesindeki Kariyer Akışı

Bursa gibi üretim ve sanayi odaklı şehirlerde yaz ayları, yalnızca tatil değil; aynı zamanda planlama mevsimidir. Fabrikalar bakım arası verirken, arka planda insan kaynakları departmanları yeniden yapılandırmalara başlar. Üniversitelerden yeni mezun olan gençler bu dönemde stajdan kadrolu pozisyona geçiş yapar, bazı deneyimli isimler ise emeklilik ya da özel sektöre geçiş gibi kararlarını yazın uygular. Tüm bunlar büyük manşetler olmadan, görünmeden gerçekleşir.

Kariyer Sessizleşince, Dinlemeyi Bilmek Gerekir

Bugün iş dünyası çok daha hızlı, çok daha kırılgan. İnsanlar işten ayrılmadan önce konuşmuyor; yöneticiler ise çalışanlar gitmeden nedenlerini sormuyor. Oysa tam da bu yüzden “sessiz geçişler” bir uyarıdır. Görünmeyen istifalar, yalnızca bireysel kararlar değil; iş yerinin ruhuyla ilgili de bir şey söyler.

Bu nedenle özellikle yaz dönemlerinde iş dünyasının, yalnızca performansa değil; duyguya, beklentiye ve sessiz sinyallere de kulak kesilmesi gerekir. Çünkü bazen en büyük değişimler, en az konuşulan dönemlerde yaşanır.

Sessizlik, Yeni Başlangıçların Perdesidir

Yazın rehaveti, aslında dönüşümün habercisidir. Kimi zaman bir mail ile kimi zaman içsel bir kararla kariyer yolları değişir. O yüzden iş dünyası, bu sessizliği sadece dinlenme dönemi değil; değişimi okuma fırsatı olarak görmelidir.

Zira bugün duyulmayan bir vedalaşma, yarın şirketin kültürünü şekillendirebilir.