Kesebilen için kuzu gitti, pilav kaldı. Kimi tatile, kimi mide fesadına gitti. Bir grup hâlâ etin soğuk halini dolaptan çaktırmadan yerken, bir grup da "Ben artık et yemem" diyerek mübarek bir sindirim inzivasına çekildi.
Bayram boyunca WhatsApp grupları ve sosyal medya adeta dijital bir lokma dökümüne dönüştü. "Bayramınız mübarek olsun" mesajları ileten, iletmeyene küstü, emojinin altına kalp koymayan mirastan bile silindi.
Kimse kimseyi görmedi ama herkes birbirini kutladı.
Ekran dostluğu tam gaz…
Çocuklar zenginleşti, emekli torunu değilse nerdeyse bir asgari ücretlik harçlıkla döndü. Üstelik enflasyonla endeksli olarak cüzdanlarında değil, QR kodlu dijital kartlarda taşıyorlar.
Ziyaretin yüz yüze olanı makbul derken, çocuklar temassız öpücükle bayramlaşıyor artık.
Komşunun oğlu her yıl olduğu gibi bu yıl da kurbanı elini cebine koyarak seyretti, babası elinde bıçakla terledi.
Kurbanın kutsallığı biraz kas gücüne, biraz da Instagram story süresine endeksliydi.
Hikâyesine koymayanın kurbanı kabul olur mu, orası meçhul.
Kavurma yendi, misafir ağırlayanlar artık koltukta yamulmuş halde. O kalabalık sofralar şimdi sadece bulaşık anılarında.
Evlerdeki sessizlik yeniden modem sesiyle bölünüyor, çünkü bayram bitince herkes sosyal medyayla meşgul. Yani gerçek hayatı kapatıp Wi-Fi şifresine geri döndük.
Kimi "Günler geçti, hâlâ tatlıdan mide ağrım var" diyor, kimi ise "İki kilo almışım ama değdi" diye teselli buluyor. Kesebilen için vicdanlar biraz rahat, çünkü komşuya boş tabak verilmedi bu yıl. Zira tabak yerine link atma devrindeyiz.
"Nerede o eski bayramlar" cümlesi, bu yıl da nostaljik bir ses efekti gibi yankılandı bazı evlerde. Çocukların şeker topladığı, komşunun çat kapı girdiği, teyzenin içli köfteyle çıkageldiği günleri özlemek serbest.
Ama itiraf edelim: O günlerde de biri mutlaka ayakkabıyla halıya basıyordu ve biz yine homurdanıyorduk.
Yani değişen sadece filtreler.
Bayram bitti ama etkisi yeni başlıyor: Evlerde bayram sonrası sendromu kol gezecek. Bazı koltuklar oturan kişiden iz aldı, bazı mideler kavurmayla vedalaşmakta zorlanıyor. Bayram yorgunluğu fiziksel değil sadece; sosyal, dijital ve ruhsal bir çöküş yaşanabilir. Dört gün boyunca gülümsemeye zorlanan yüz kasları, şimdi yerçekimiyle barışık halde.
Misafir ağırlama maratonu bitti ama kimsenin içinden yeni bir maratona başlamak gelmiyor.
Evdeki herkes sessiz, ama bir tencere hâlâ dolu.
Televizyon karşısında ise bayram klasiği değişmedi: kaçan kurbanlıklar, hayvanı keserken hastanelik olanlar, bahçede tosun kovalayan amca görüntüleriyle ekran başında eğlence ve şok aynı anda yaşandı. Bir yanda "bu yıl daha dikkatli kesim yapıldı" haberleri, diğer yanda bandajlı kahramanlar.
Bayram sonrası, insanlar yine aynı insanlara dönüştü: Market sırasında sabırsız, trafikte sinirli, sosyal medyada filtreli.
Ama yine de içten içe biliriz: Bayram bir süreliğine hepimizi en azından yüzde 20 daha iyi biri yapmıştır. (En azından profil fotoğrafımızda.)
Şimdi tüm bu etli tatlılı anılardan geriye kalan tek şey, dolaptaki son kavurma parçası ve telefon galerisindeki garip açılı aile fotoğrafları. Onları silmeyin. Yalnızca bir bayramda bu kadar garip kıyafetler bir araya gelebilir.
Bayram biter, anısı kalır. Ve bir de mide yanması.
Herkese geçmiş olsun.
Şimdi hep birlikte: Detoks modunu başlat!