Hava Durumu

Bilgiyi giyen seçilmiş mi, yönetilen mi?

Yazının Giriş Tarihi: 07.08.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.08.2025 00:05

Yeni dünyanın yeni sözü: "Yapay zekâyı öğren ya da yönetil." Gün geçmiyor ki birileri yeni bir yapay zekâ arayüzü, üretken algoritma ya da beyinle konuşan cihaz icat etmesin. Ama bu teknolojik çılgınlıkta bazıları sadece seyirci. Hayır, bilet de almamışlar; sadece tribün dibi.

Biyolojik organizmalar olarak bizler, terleyen, unutan, kredi kartı şifresini kahveyle birlikte un ufak eden varlıklarken, ilerde seçilmiş versiyonumuz sabah kahvesini Quantum Espresso modunda içip, gün boyunca Antik Yunan'dan Kuantum Fiziğine bilgi akıtan bir veri seliyle yaşayacak. Biz, cep telefonuna internet paketini yüklemeyi unutunca panikleyenler; onlar, beynine 4.5G'nin dört katını takmış olanlar.

Şimdi buraya kadar tamam. Ama hikâye burada bilim kurgu gibi başlasa da, distopya bildirim sesiyle sona eriyor. Çünkü bu teknolojik evrim, herkese açık değil. Stanford'un arşivini kafasına takan biri varsa, o bilginin kimde olmadığı da ortada. Bu durum, farkındalık eşikleriyle yönetilmekte olan toplumlar için çanların çaldığını gösteriyor.

Yapay zekâyı kullanan bu seçilmişler ileride sadece bilgiyi taşıyan değil, yöneten, yönlendiren, karar alan sınıf olacak. Onlar geleceğin teknokrat süzereni olurken, bizler WhatsApp güncellemeleriyle avunuyor olacağız.

Yapay zekâ bir fırsat mı? Elbette. Ama fırsatların çoğunlukla kimlere uğradığını hepimiz biliyoruz. Bugün ChatGPT ile okul ödevini yapan çocuk, yarın ödevin kendisi olacak. Gelişmeyen, öğrenmeyen birey, zamanla karar veremeyen, strateji yürütemeyen, sadece emir alan birine dönüşecek.

Yapay zekâyı kullanmak artık lüks değil, hayatta kalma becerisi. Günlük yaşamında Google'ı nasıl kullanacağını bilmeyen, Midjourney nedir diye soran, "ben bu işleri anlamam" diyerek kenara çekilen herkes sistem dışına itiliyor. Bu, dijital okuma yazma meselesi değil artık; dijital düşünme meselesi.

Peki siyasi irade ne yapıyor? Teknolojiyi sadece "yerli ve milli telefon ürettik" noktasında bırakır, insanın teknolojiyle kurduğu ilişkiyi sadece seçim sloganlarına indirgerse, vay halimize. Çünkü mesele sadece teknoloji değil; onu kim geliştiriyor, kim kullanıyor ve kim ona tabi oluyor. Tarih boyunca her dönemin teknolojisi bir zengin yaratmıştır; yazıyı bulan, parayı kontrol eden, makinayı icat eden... Şimdi sıra yapay zekâda.

Ve evet, birileri "bilgiyi" biyo-veri olarak taşıyacak kadar ileri giderken, biz hala e-Devlet şifresini unutan kuzenimizi arıyorsak, denklem net: Biri yönetecek, biri yönetilecek. Belki de bazıları sistem dışına itilip, sessizce tarih olacak.

O zaman ne yapalım? İlk adım: Kendine stratejik bak. Artık diplomandan çok, "veri ile dans yeteneğin" önemli. Hangi veriyi kullanıyorsun, neyi öğreniyorsun, neyi sorguluyorsun? Yapay zekâyı aktif şekilde öğren ve kullan. Giyilebilir teknoloji senin kısmetin olmayabilir ama öğrenmeye dirençli olman, kendi kendini "siler." Yani ya sistemin akıllı parçası olacaksın, ya da sistemin "geçmişte kaldı" dediği.

Bazen geleceğe gidecek otobüsü kaçırmamak için, eski durakta beklememek gerekir.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.