Bayram geldi, kurbanını kesebilecek için kavurma hazır olacak. Mide temsili RAM uyarı verecek: “Depolama doldu, lütfen tatlıyı sonra yiyin!”
Kurbanınızı kestiniz, büyük teyzeye mesaj attınız, ama hâlâ eksik bir şey mi var? Evet: Bayramı tam yaşamak için en az üç misafir gelmesi gerekiyor!
Unutmayın: Bayram ziyaretleri, eski sevgiliden gelen “Bayramın kutlu olsun” mesajından daha gerçektir.
Ve lütfen, yapay zekâyla değil, gerçek akrabayla bayramlaşın—yani en azından biri size sarılırken elektrik çarpmaz!
Etle, neşeyle, azıcık da dedikoduyla geçen bir bayram dilerim.
Pilav üstü kavurmanız bol, bayram fotoğraflarınızda gözünüz kapalı çıkmasın!
Bu vesileyle, gazetemizin tüm çalışanlarının, okurlarımızın ve satır aralarına sinmiş olan tüm yapay zekâlıların da bayramını en içten dileklerimle kutlarım.
Mutlu bayramlar!
............
YAPAY ZEKÂYA
BAYRAMI ÖĞRETMEK İÇİN
ÖNCE BAYRAMI YAŞAMAK GEREK!
Bayram geldi. Herkes et ya da tatil derdinde. Mahalledeki kasap, kurban listesini çıkarırken, ben "Yapay zekâ bayramda ne yapar?" sorusunun peşindeyim. Birimiz kuzu kesiyor, öbürümüz algoritma. Gerçi bazıları için bu ikisi aynı şey olabilir: Sessiz, uysal ve sorgusuzca hizmet eden canlı/canlımsı varlıklar. Aradaki fark, biri kavurma olur, diğeri sunum yapar.
Kurban Bayramı, paylaşmanın, hatırlamanın, kapı çalmanın ve et kokusunun bayramıydı. Şimdiyse, WhatsApp gruplarına toplu "Bayramınız mübarek olsun" mesajları, Photoshoplu bayram kartları ve "Bu sene de kavurma yapmadık" yakınmalarıyla gelecek. Ama durun, yapay zekâ da bayramı öğreniyor artık. Yapay zekâlarda "Bayramda nasıl hal hatır sorulur?" istemi bile var. Ve evet, etli yemek tarifi de verebiliyor. Yoksa vegan versiyonu mu tercih edersiniz, mesela karnabahar kavurması?
Tabii yapay zekânın kurbanı biraz daha metaforik. Mesela verilerimizi kurban ediyoruz her Google aramasıyla. Fotoğraflarımızı, ses kayıtlarımızı, yazdığımız her cümleyi bu algoritma canavarlarına feda ediyoruz. Et karşılığı değil belki ama bedeli yok da sayılmaz. Bir gün "Geçmiş olsun" yazdığınız teyzenin adını ChatGPT hatırlarsa şaşırmayın. Hatırlamakta üstüne yok, unutmak içinse ücretli abonelik gerekebilir.
Dedem bu yazılım işini görse, kesin "Bu da kesilir mi evladım?" derdi. Ona göre kurban, sırtı okşanan bir koçtu. Bugünün nesline göreyse kurban, RAM'de yavaşlatan eski bir uygulama olabilir. Kurbanın ne olduğu kadar, nasıl ve neden kurban edildiği de değişti. Vicdanla teknoloji arasındaki mesafe açıldı. Eski bayramlar güzeldi klişesi, belleğimizin dijital versiyonunda bile yankılanıyor. Gerçi o zamanlar da elektrikler kesilir, televizyon tek kanal olurdu, ama muhabbet hep vardı.
Komşuluk ilişkileri API bağlantısına dönüştü. Ziyaretler link olarak gönderiliyor. Kapıyı çalan yok ama WhatsApp ve sosyal medyalarınız bayramlık dolu. Kahve yerine kahve emojisi, lokum yerine .jpeg formatında lokumlar. Kimse tabakla gitmiyor ama story atarken açılar milimetrik hesaplanıyor.
Yapay zekâya bayramı öğretmenin tam zamanı. Ona gerçek bir bayram sabahını anlatmak lazım: Evdeki telaşı, kurban eti için kimin en erken davrandığını, kavurmanın altını yakmamak için gösterilen stratejik manevraları... Belki o zaman algoritmalar biraz insanlaşır, biz de biraz eskiye yaklaşırız. En azından bir bot, size "Ayşe teyzene selam söyle" derse şaşırmazsınız.
Bayramı sadece geçmişin bir nostalji albümü değil, bugünün içinden bir anlamla yaşamak mümkün.
Belki bir gün yapay zekâ da kapınızı çalar, "Bayramınız mübarek olsun" der.
Siz yine de gerçek kapınızı çalan birine bir tabak et vermeyi ihmal etmeyin. Yanına da pilav koyarsanız, mahalle ahengine katkınız büyük olur.
Zira algoritmalar doymaz, ama komşular hâlâ doymayı bilir.