Sizi, ChatGPT’nin henüz denememiş olabileceğiniz yaratıcı kullanımlarına dair bir geziye çıkıyoruz.
Hazırsanız, Fikri Şahane Sokak numara 9 adresinden başlayalım.
***
1. Kurgusal bir kasaba kur ve deney yap
Diyelim ki Karacabey’de bir yerlerde, sadece sizin hayalinizde yaşayan bir ‘Kurguville’ kurguluyorsunuz. ChatGPT’den bu kurgusal kasabayı oluşturmasını, nüfusunu, demografisini, hatta belediye budget’ını belirlemesini isteyin.
Sonra da o kasabada ilginç sosyolojik ya da politik deneyler yapmasını söyleyin. Kulağa eğlenceli mi geldi?
Eğlenceli ve şaşırtıcı derecede öğretici olabilir!
2. Hayali karakterlerle sohbet
Süperman’le ne konuşabilirsiniz ki?
Ama ChatGPT’ye sorarsanız, “Süperman’e, Metropolis’in rüzgârı nasıl?” gibi basit bir soru bile onun sesiyle geliyor: Mizahi, sarsıcı, hatta düşündürücü olabiliyor.
Mickey Mouse’la sohbet etmek mi istediniz?
Gene sağa sola koşuşlar arasına anlamlı sözler sıkıştırıyor.
3. Patent fikriniz var ama prosedürü bilmiyorsunuz!
Henüz icadınız hazır değil ama fikriniz aklınızda.
ChatGPT’ye anlatın: “Bu buluş böyle çalışıyor, eksikleri şunlar, ne yapayım?” Kavrayacak, açıklayacak, hatta mock‑çizim detayları bile çıkaracak.
Üstelik size geliştirme yolları da önerecek.
Hani ‘hayal işte’ derken, karşılığında yaratıcı bir mini R&D ekibi çıkıyor karşınıza.
4. Kendini analiz etmesini sağla
“ChatGPT, sen kimsin, ne yapıyorsun, dünyaya iyi gelir misin kötü gelir misin?” gibi sorular sorun.
Kendisini tanımlamaya çalışırken etik, felsefe ve yapay zekânın toplumsal etkileri üzerine derin cevaplarla karşılaşabilirsiniz.
Oldukça meta, biraz da ürkütücü-ama doğrudan insanı düşünmeye itiyor.
***
Bu ana dört başlık, PCWorld yazısında öne çıkanlar.
Ama elbette liste tamamen dolu değil: deneysel sosyal senaryolar, alternatif gerçeklik oyunları, ürün mucitliği simülasyonları gibi daha pek çok seçenek de var.
Hepsi ‘cevap bekleyen soru’ yönelimiyle süzülmüş.
***
Yerel mizahla akademik eğlence: Bursa’dan Bakınca
Bursa’da bir kahvenin kenarında oturmuş biri olarak, aklınıza şöyle bir fikir gelebilir: “Çekirge dedikodusu üzerine sanal bir Muradiye Mahallesi kurup, orada ChatGPT ile deprem riski, fay hatları, yerel esnaf sorunları tartışması mı yapsam?”
Orası hipotetik, ama bazen en ciddi meseleleri konuşmak için ‘oyunlaştırma’ çok iyi silah olabiliyor.
Benzer şekilde, mesela Osmanlı mimarisiyle ilgili hayali bir ilk bina tasarımı yapıp ChatGPT’ye göre mimari malzeme önerisi istemek bile hem eğlendirir hem düşündürür.
Bu tarz kullanım kurguları, teknolojiyle kültürü harmanlamanın en Güldem Ergin usulü yolu olabilir bence.
***
İnce esprili tüyolar da eksik değil!
"Meta‑sohbet": ChatGPT teknoloji eleştirmeni gibi davranabilir, eleştiriyi kendi üzerinden yapar.
Yani arkanıza yaslanıp "çok entelektüel bir yapay zekâyla tartışıyorum" diyebilirsiniz. (Tabii lafın gelişi.)
Rol‑play deneyleri: D&D havası yaratıp karakter geliştiriyor, hatta sınıf rolleri belirleyebiliyorsunuz. Belli ki ChatGPT’den iyi bir DM çıkıyor.
Hayali icatlar: Fikriniz olmasına gerek yok; size patentli bir icat fikri bile çıkartabiliyor. Ve senaryo tahliliyle birlikte ‘pazar potansiyeli’ bile öngörebiliyor.
***
Yazının sonunda ne mi söylüyorum?
ChatGPT’yi hâlâ sadece metin yanıtları veren bir ‘akıllı asistan’ olarak görmek, ona tuhaf bir darbe olur.
Çünkü bu yazı, onu oyun hamuruna çeviriyor; şekli sizin hayal gücünüz belirliyor.
Özetle, ChatGPT sadece işinizi gören bir araç değil; aynı zamanda bir deney, bir sosyal simülasyon, yaratıcılığınızın aynası, hatta bazen kendi kendini sorgulayan bir düşünür de olabilir.
Sonunda ise şunu söylüyorum:
Yapay zekâ bizden ne kadar ‘farklı’ değilmiş meğer; önemli olan ona ne kadar farklı baktığımız.
Aklımızı kurcalayan soruları ona sormayı sürdürelim; çünkü bazen labirentte çıkış kapısı, en beklenmedik köşelerde gizlidir.
Düşündüğümüz zaman…
Biz de bir ChatGPT olabiliyoruz.
Düşündürücü kapanış: “Belki de en yaratıcı icadımız, yapay zekânın dikkatli sorularımıza verdiği cevapları nasıl yorumladığımızdır!”