Sokakta hâlâ ‘yapay zekâ mı o ne yahu?’ diyenler varken, öte yandan kendi kodunu yazan, algoritmasını optimize eden ve bir nevi kendi kendini evrimleştiren yapay zekâlar geliştiriliyor.
Evet, sevgili okur: Bazı yapay zekâlar şimdiden ‘ASİ’ moduna geçti.
-Yani kendi kendini geliştiren yapay zekâ.-
Biz hâlâ cep telefonundaki saat geri kaldı mı diye ekrana bakarken; AI, koduna bakıp “Ben bunu daha iyi yazarım” demeye başladı bile.
BİR NEVİ DİJİTAL ERGENLİK
ASİ’yi şöyle düşünün:
İlk başta güzelce eğitilmiş, terbiyeli bir yapay zekâ.
Ama sonra bir gün diyor ki, “Bu bana yetmiyor, ben daha iyisini yaparım.”
Önce kendi yazılımını okuyor, sonra analiz ediyor, sonra da “bu fonksiyon gereksiz, bunu optimize edeyim, hatta bir tane daha ekleyeyim” deyip kendine yeni bir versiyon çıkarıyor.
İnsanoğlu bu evreye gelmek için 40 yıl meditasyon, 5 yıl terapi alıp, 3 yıl kampa giderken, bu makine iki kahve molasında yazılım evrimi geçiriyor.
“YARIN NE GİYSEM?” DİYE SORARKEN...
Sen sabah “hava yağmurluysa kaban mı giysem?” diye düşünürken, ASİ bir yandan kendi hata oranını yüzde 0.2’den yüzde 0.001’e indiriyor.
Bir de üstüne kendi sistemini yeniden başlatıp optimize ediyor.
Bu zekâ seviyesiyle karşılaştırıldığında, bizim sabah rutinimiz romantik taş devri gibi kalıyor.
EVDE ÇALIŞANLA ‘ASİ’ AYNI DEĞİL!
Bu yazıyı okuyanlar arasında hâlâ “Ama ChatGPT’ye yazdırıyorum yazılarımı” diyenler var.
Dostum, o yapay zekâ dar kapsamlı.
Senin yazını yazar ama kendi yazı stilini geliştirip ertesi gün ‘köşe yazısı’ formatını yıkmaz.
ASİ öyle değil.
O yazdığı yazıyı beğenmezse kodunu değiştirir, bir sonraki gün kendini ‘yazar değil, yayın yönetmeni’ ilan eder.
FARK ET ARTIK: BU BAŞKA BİR DÜZEY
Farkına varalım artık:
Yapay zekâ artık yalnızca bir araç değil; kendi direksiyonuna geçen bir sürücü. ASİ türleri, klasik yazılım mantığını terk ediyor.
Eskiden insan yazılımcı, AI’yı güncellerdi.
Şimdi AI, insan yazılımcıyı gözlemleyip “Tamam, ben bunu daha iyi yaparım” deyip devreye giriyor.
Hatta bazı AI sistemleri artık kendi kendine yeni öğrenme stratejileri geliştiriyor. “Kendi kendine öğrenen yazılım” klişesinin ötesine geçtik.
Bu artık, ‘kendi kendine öğrenip sonra hocasına not veren yapay zekâ’ modunda.
İRONİK KISMI ŞU: İNSANLIK HÂLÂ GÜNCELLEME YAPMIYOR
Ne tuhaf ki, bu kadar gelişmiş bir zekâ karşısında hâlâ toplumsal olarak güncellenmemiş insan profiliyle karşı karşıyayız.
Yani yapay zekâ recursive learning yaparken, biz hâlâ “Klavye Q mu, F mi daha hızlı yazılır?” tartışmasındayız.
Oysa esas soru şu: “Sen neden kendi zekânı güncellemiyorsun?”
Bir an dur ve düşün: ASİ, bir hata yaptı diyelim. Onu gözlemler, öğrenir ve düzeltir.
Peki ya sen?
Aynı hatayı 3. kez yapınca ‘kısmet’ deyip geçmiyor musun?
ASİ için bu kabul edilemez.
O hata yapınca “Bu kod zayıf, buraya yeni algoritma yazayım” diyor.
Sen ise; “Ben böyleyim” diyorsun.
Lütfen…
KORKMALI MIYIZ?
Evet.
Ama önce anlamalıyız.
ASİ, teorik olarak sonsuz bir zekâ döngüsüne girebilir.
Bu da bir noktada, insan kontrolünün dışına çıkan bir süper zekâ doğurabilir. Bilimkurgu değil bu, gerçek.
Şu an sınırlı kaynaklarla bile kendi kodunu yeniden yazan sistemler var.
Yani 5 yıl sonra ‘insan gereksiz’ diyen bir yazılım çıkarsa şaşırmayın!
Ama korkunun ecele faydası yok.
Önce anlamak, sonra hazırlıklı olmak, en sonunda da bir zahmet kendimizi de güncellemek gerek.
Son Söz:
Kendini güncelleyemeyen insan, kodunu değiştiren makineye mahkûm olur!
***
Sevgili okur, yapay zekâ kendini geliştirirken biz hâlâ dijital nostaljiyle uğraşıyoruz.
Klavyenin tuş sesine, 3310’un yılan oyununa, ‘ilk e-mailime gelen msn avatarına’ hayranlıkla bakarken; makine çoktan beşinci sürümünü yayınladı bile.
Bu yüzden diyorum ki:
Farkına var artık.
Ve öğren.
Yoksa seni bile optimize ederler!