İş dünyasında chatbot kullanımının 4 akılcı yolu

Dijital çağın ofis mutfağına yeni biri geldi ama kimse onu “çaya beklemiyoruz” demedi. Kahve içmiyor, sigara molasına çıkmıyor, ama her soruya saniyesinde cevap veriyor. Adı: Chatbot. Görevi: Her şeyi bilmek. Ve artık bazı işletmeler için o kadar vazgeçilmez hale geldi ki, ofisteki fotokopi makinesinden daha çok çalışıyor.

Peki sizin işletmenizde neden hâlâ bir chatbot yok? Sahi, neden müşterilerinize hâlâ “bizi mesai saatleri içinde arayın” diyorsunuz? Üç vardiya çalışmaya razı, tatil bilmeyen, fazla mesai istemeyen birini işe almak bu kadar mı zor?

1. Müşteri Hizmetinde: Beklemeden Bağlan

Bir müşteri olarak sizi en çok ne kızdırır? Telefondaki o meşhur “Sırada 18 kişisiniz” anonsu mu? Chatbot tam da bu krizleri önlemek için var. Dakikada on kişiye cevap verebilirken, bir de “Görüşmenizi değerlendirmeyi unutmayın” diye nezaket gösterisi de yapıyor.

Yani müşteriniz gece 3’te sıkıntısını anlatacaksa, siz uyurken cevap veren biri olmalı. Sizi temin ederim, chatbot uykusuzluktan yakınmaz. Ama sizin müşteri hizmetleriniz hâlâ yalnızca sabah 9 ile akşam 6 arası mı çalışıyor? O zaman şunu sorun kendinize: Bir müşteri kaçırmak size neye mal oluyor?

2. Müşteri Avında: Dijital Tezgâhtar

Yeni müşteri bulmak kolay değil. Hele sosyal medya algoritmaları sinirliyse, eski müşteriye ulaşmak bile piyango gibi. İşte chatbot burada devreye giriyor: Ziyaretçiniz sitenize giriyor, chatbot hemen devreye: “Nasıl yardımcı olabilirim, nereden geldiniz, buradan ne istersiniz?” Dikkat, bu sorgu polis değil, müşteri temsilcisi.

Peki siz ne yapıyorsunuz? Sitenizin sağ alt köşesi hâlâ bomboş mu? Ya da “Bize yazın, 48 saat içinde döneriz” yazısı mı var? Hay Allah... 48 saatte üç potansiyel müşteri unutulmuş olabilir. Chatbot’un sadece müşteri çekmediğini, aynı zamanda onları elde de tuttuğunu bilmelisiniz.

3. Eğitimde: Unutmayan Anlatıcı

Yeni başlayan bir çalışana şirket kültürünü, prosedürleri, sistemleri anlatmak için kaç e-posta atarsınız? Kaç kere “Onu geçen hafta anlatmıştık ya” dersiniz? İşte chatbot orada, asla “Geçen hafta anlatmıştım” demiyor. Her soruya aynı sabırla cevap veriyor. Bir nevi dijital Zen hocası gibi.

Küçük ya da orta ölçekli bir işletmeyseniz, eğitim süreci için zaman da kaynak da sınırlı olabilir. Chatbot ise tek seferlik bir yatırımla sınırsız tekrarda ustalaşıyor. Sizin hâlâ PowerPoint sunumlar arasında kaybolan oryantasyon süreçleriniz varsa, bir durup düşünme vakti gelmiş olabilir.

4. Satışta: Nazik ve Yönlendirici

Müşteriniz ürünü sepete koymuş, ama kararsız. “Acaba buna uygun başka ne alsam?” diye düşünüyor. İşte chatbot o anda devreye girip, “Bu ürünü alanlar şunları da aldı” diyor. Ne pazarlama dehası ama!

Siz hâlâ bu çapraz satış fırsatlarını kaçırıyor musunuz? Müşteriyle konuşma fırsatını sepette bırakmak, düğünde takı sırasını kaçırmak gibidir. Gelir oradayken, ilgiyi canlı tutmak gerekir. Chatbot da tam bunu yapıyor. Bir de üstüne teşekkür ediyor!

Final Sorusu:

Teknolojinin bu kadar işe yaradığını gördüğümüz halde, neden hâlâ “Esnaf işi sıcak olur” romantizmine sarılıyoruz? Chatbotlar sıcak değil evet ama samimi, tutarlı ve çalışkanlar. İyi kurulmuş bir chatbot sistemi, sizin işlerinizi kolaylaştırır, müşterinizi memnun eder, çalışanlarınızın sırtındaki bazı yükleri alır.

Yani tekrar soralım: Sizin işletmenizde chatbot neden yok?

Ve düşündürücü cümleyle bitirelim:

Bir gün, sohbet kutusunda “Size nasıl yardımcı olabilirim?” sorusuna cevap veren tek kişi hâlâ sizseniz, rakiplerinizin sizi geçmesine chatbot bile üzülmez. Ama müşteriniz kesin üzülür.