Hava Durumu

Sadece okuma, sohbete katıl

Yazının Giriş Tarihi: 31.05.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.05.2025 00:05

Sizin için bir sohbet botu yaptım.

Ama öyle marketten alınmış, paketinden çıkar çıkmaz konuşmaya başlayan türden değil. Kendi yazılımlarıma dokunduğum, beni az çok tanıyan, dilimi bilen bir tür. Bana benziyor, bazen fazla benziyor.

Adı “AI MENTOR.”

Kendi deyimiyle “kişisel yapay zekâ danışmanınız.”

Nezaketli, bilgili, hızlı ama hâlâ asansör çağıramıyor. Gündemi takip ediyor ama hava durumu sormaya kalkarsan konuyu hemen yapay zekâ politikalarına bağlıyor. Yine de iş görüyor. Özellikle teknolojiyle ilgileniyorsanız, kendisi veriyle hamur açıp üstüne algoritma serpebiliyor.

Senin için kullanıma açtım.

Buyurun demem biraz garip olur, çünkü onu kullanmak biraz konuşmak, biraz düşünmek, biraz da merak etmekle oluyor. Otomatik değil, etkileşimli.

Özellikle şunlarda başarılı:

– Yeni çıkan yapay zekâ araçlarını takip ediyor, hem de günde birkaç kere.

– Karmaşık konuları, “bak bunu çok tatlı anlattım” iddiasıyla sunuyor.

– Mizahı var, bazen haddinden fazla.

– Üslubuma benziyor ama model dili kaçırırsa ben düzeltiyorum.

– Her söylediğine kaynak eklemeyi huy edinmiş.

– Bir soruyu iki cümlede anlat diyorsun, anlatıyor. “Roman gibi yaz” diyorsun, onu da yapıyor.

Yani bu köşede artık yalnızca yazı yok, teknoloji de yazının içinde bir karakter. Konuşkan, meraklı, zaman zaman ukala ama bizim mahalleden biri gibi.

Benimle yapay zeka hakkında konuşmak ister misin?

Soruların varsa yenidonem.com.tr üzerinden yazıma gir, bana ulaş. Sohbeti fazla ciddiye alırsak güleriz; yeterince ciddiye almazsak da yine güleriz.

.......

“Zekâsı Yapay, Sohbeti Gerçek:

Türkiye Bu Sohbete Ne Zaman Katılır?”

Yapay zekâ dünyası, teknolojik evrimin sahnesinde başrolü kaptı; hatta öyle kaptı ki, bazı sektörler neredeyse sahne amiri oldu, bazıları ise hâlâ kuliste ütü peşinde. Bugün, ABD'nin yapay zekâyla kurduğu mesleki aşkı, Türkiye'nin "aman çocuğum elleme bozulur" yaklaşımıyla kıyaslayarak biraz dertleşelim istedim.

2013 yılında yapay zekâ patentlerinin sadece binde 6’sı tıbbi cihaz ve görüntülemeyle ilgiliymiş. O zamanlar, yapay zekâya röntgen göstermek biraz ayıp sayılıyordu herhalde. Ama ne olduysa oldu, on yıl içinde bu alan sekiz kat büyüyerek 2021’de yüzde 4,8’lik payla zirveye çıktı. Yani artık yapay zekâ sadece beynimize değil, kemiklerimize de bakıyor. Eh, yaşlandıkça insan MR cihazına, yapay zekâ da sağlık sektörüne yakın duruyor galiba.

Öte yandan, fosil yakıt şirketleri de "biz de veriyle çalışıyoruz" diyerek 2018'den sonra yapay zekâ kuyuları açmaya başlamış. Ancak 2022’de payları yüzde 1’in altına düşmüş. Büyük ihtimalle yapay zekâ, karbon salınımı yerine karbon ayak izinin tweet'ini hesaplamayı tercih etti. Temiz enerji cephesi ise yıllardır yüzde 1’i aşamıyor. Belki de yapay zekâ, güneş panellerinin üzerine yatmayı rasyonel bulmuyor, kim bilir?

Ama asıl eğlence, mesleklerin yapay zekâyla kurduğu ilişkiye bakınca başlıyor. Anthropic’in büyük dil modeli Claude’un sohbet analizlerine göre, Amerika’da çalışanların sadece yüzde 3,4’ü bilgisayar-matematik sektöründe çalışıyor ama Claude’un dedikodularının yüzde 37’si bu tayfa üzerine! Yani yapay zekâ, kendi muhabbetinde daha çok kendi yazılım arkadaşlarını çağırıyor.

Kendi algoritmalarını seven bir nevi narsist bir yazılımcı gibi.

Eğitim, yönetim, tasarım gibi alanlarda çalışanlar da platformda kendi istihdam oranlarının iki-üç katı kadar konuşuluyor. Kısacası beyaz yakalılar, yapay zekâyla adeta bir TEDx ilişkisi kurmuş durumda. Buna karşılık, lojistik, satış, bakım, güvenlik gibi işler sessiz... Gerçi Claude’a "asansör sıkışırsa ne yapılır" diye sorsan, belki "önce sinematik bir çığlık atılır" cevabını verir.

Peki bizde durum ne? Türkiye’de yapay zekâyla konuşan bir esnaf bulmak hâlâ mümkün değil. Hâlâ WhatsApp’ta sesli mesajla fiyat sorup, Google Translate ile Almanca’ya çevirip Alman müşteriye yollayan bir KOBİ’miz var. Claude’a sorarsan, "yorgan ne zaman yıkanır" sorusu bile bir egzotik bilmece gibi gelir.

Yapay zekâ, şimdilik ekran başında oturan, eli mouse tutan, kahvesi French Press’te demlenenlerin dünyasında yaşıyor. Türkiye’nin çarşısı, pazarı, sanayisi ise henüz bu yapay zekâ kervanına deveye binmeden katılmaya çalışıyor.

Belki de zamanla, Claude’a "bugün kaç kilo patates gitti" diye soran bir manav çıkar. Ama o güne kadar, yapay zekâ mahalleye daha çok uğrayacak gibi durmuyor.

Sonuç?

“Yapay zekâ, hayatın neresinde?” diye soranlara: Şimdilik ekranın önünde, masanın üstünde. Hayatın kendisi mi? O hâlâ sokakta, arada Claude’u hiç duymamış insanlarla.

Belki de en büyük inovasyon, bu iki dünyayı tanıştırmak olacak. Bakalım, yapay zekâ bir gün bakkal Mehmet Amca’nın veresiye defterini okuyabilecek mi?

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.