Hava Durumu

Üretkenlik patlıyor, güven çöküyor

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2025 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2025 00:07

Dünya yeni bir makine kültürüne kayıyor ve veriler hiç olmadığı kadar açık konuşuyor. Anthropic’in Clio yöntemi, arXiv’de yayımlanan geniş ölçekli kullanım analizleri ve 1.250 profesyonelle yapılan saha çalışmaları birleşince, ortaya hem büyüleyici hem de rahatsız edici bir tablo çıkıyor. Yapay zekâ artık iş hayatının kırılmaz bir parçası, fakat herkes bu dönüşümün sonuçlarına hazırlıklı değil.

Başlangıç noktasını verelim: Genel işgücünün %86’sı, yaratıcı profesyonellerin ise %97’si yapay zekânın kendilerine “zaman kazandırdığını” söylüyor. Bu kadar güçlü bir oranı iş tarihinde görmek zor. Ancak bunun hemen arkasında karanlık bir gölge beliriyor.

Yaratıcı çalışanların %70’i, yapay zekâ kullanırken meslektaşlarının yargısından çekindiğini ifade ediyor; aynı grubun önemli bölümü çalışmalarında AI desteğini saklamaya çalıştığını kabul ediyor. Üretkenlik artıyor, fakat güven çöküyor.

Arka planda çok daha büyük bir veri seti var: 4 milyonun üzerinde Claude.ai konuşmasının analiz edildiği akademik çalışma. Buna göre yapay zekâ kullanımının yaklaşık %50’si, iki alanda yoğunlaşıyor: yazılım geliştirme ve metin üretimi. Yani AI, ekonomideki tüm iş türlerine eşit dağılmıyor; tam tersine, bir avuç alanda patlama yaşanıyor. Dahası, ekonomideki mesleklerin %36’sı, günlük görevlerinin en az dörtte birini artık yapay zekâ ile tamamlıyor. Hâlâ “AI her yerde mi?” diye tartışanlar, en az bu rakam kadar gelişmelerin gerisinde.

Görev sınıflandırması da sarsıcı. Yapay zekâ kullanımının %57’si insan yeteneğini artırıcı, %43’ü otomasyon odaklı. Bu ikisi arasındaki çizgi, uzun vadeli iş güvenliği ve mesleki formasyon açısından kritik. Çalışma, ayrıca tüm görevlerin yalnızca %5’lik bir kısmının toplam kullanımın %59’unu oluşturduğunu belirtiyor. Yani yapay zekâ, homojen bir şekilde yayılmıyor; sınırlı sayıdaki görevde yoğunlaşan dev bir güç haline geliyor.

Bir başka kırılgan noktayı unutmayalım: Yapay zekâ çıktısına güven. Euronews’in yayımladığı araştırmaya göre çalışanların neredeyse yarısı, yapay zekâya güvenmiyor ama buna rağmen çıktıları düzenli olarak kullanıyor. Kısacası insanlar AI’dan çekiniyor ama vazgeçemiyor. “Kontrolsüz bağlılık” denen şey tam olarak böyle başlar.

Bu rakamlar yalnızca üretkenlik ve risk dengesini değil, iş kimliğinin geleceğini de sorgulatıyor. Yaratıcı profesyonellerin %68’i yapay zekânın iş kalitesini artırdığını söylüyor; buna rağmen çoğu AI katkısını gizliyor çünkü emeğinin değersizleşeceğini düşünüyor. İş sadece yapılmıyor; işin anlamı da yeniden yazılıyor.

Bir de eğitim ve uzmanlık konusu var. Yapay zekâ karmaşık görevleri erişilebilir kılıyor. Teknik olmayanların analiz yazması, yazılımcı olmayanların temel kod üretmesi mümkün hâle geliyor. Bu, “beceri demokratikleşmesi” olarak pazarlanıyor ama rakamlar uzun vadeli tehlikeyi gösteriyor: İnsan uzmanlığının körelmesi. Çünkü işin zor kısmını artık insanlar değil, modeller üstleniyor. Bu dönüşüm, kısa vadede verim, uzun vadede profesyonel zayıflama riski taşıyor.

Bu verileri Türkiye bağlamına yerleştirdiğimizde gerçek daha da dikkat çekici hâle geliyor. Türkiye’deki dijital iş gücü, bu dönüşümü aynı hızda yaşadı ama aynı derinlikte tartışmadı. İşinin bir bölümünü gizlice yapay zekâya devredenlerin sayısı, açıklanan verilerden daha fazla olabilir. Biz hâlâ “AI işimizi alacak mı?” klişesine takılırken, dünya çoktan “AI ile çalışıyoruz ama bundan emin değiliz” safhasına geçmiş durumda.

Yapay zekâ iş hayatını dramatik biçimde dönüştürüyor ama bu dönüşüm kontrolsüz, parçalı ve çoğu zaman gizli ilerliyor. Üretkenlik rakamları yüksek, fakat güven çok düşük. Yetenekler güçleniyor, fakat meslek tanımları çözülüyor. Ekonomi hızlanıyor, fakat iş kimliği esniyor. Bu tabloyu anlamadan “AI çağı” üzerine yapılan her yorum, eksik ve yanıltıcı olur.

Asıl mesele artık şu: İnsan, makinenin sunduğu gücü kullanırken kendini nerede konumlayacak? Becerimizi genişleten araçlara mı dönüşüyoruz, yoksa becerimizi devreden kullanıcılar mı oluyoruz? Rakamlara bakılırsa her iki ihtimal de aynı anda gerçekleşiyor.

Bu ikili gerçeklik, yapay zekâ devriminin hem cazibesini hem de tehlikesini oluşturuyor. Ve bu kez gidişatı belirleyecek olan teknoloji değil; onu nasıl yorumladığımız, nasıl sınırlandırdığımız, nasıl yönettiğimiz olacak. AI çağında güç, artık kodda değil; kodla çalışan insanlarda.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.