Hava Durumu

Yapay zekâyı bilmek var, kullanmak yok: Airtable AI ve bizimkiler

Yazının Giriş Tarihi: 16.06.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.06.2025 00:05

Sevgili beyaz yakalı okur,

Sabah kahveni aldın, Slack’te birkaç “Günaydın” attın, arada LinkedIn’de “AI” başlıklı bir yazıya denk geldin… Hah işte tam orada başlıyor bizim meselemiz. Yapay zekâyı herkes biliyor ama kullanmaya gelince sessizlik… Sanki AI, plazada ofis arkadaşından borç istenmiş gibi bir tedirginlik yaratıyor. Airtable AI gibi araçlar da bu durumun en ironik simgelerinden biri.

Meta “her şeyi masaya koyduk” diyor, Airtable AI da bir yandan “Ben buradayım, kullan da aklın uçsun” diyor. Ama Türk beyaz yakalısı olarak biz hâlâ “Bir baksam mı, sonra mı baksam” tereddütüyle dolaşıyoruz. Şirket toplantısında “yapay zekâ” dendiğinde başla sallanıyor ama içten içe herkes “Ben bunu ne yapacağım?” diye düşünüyor.

Airtable AI aslında oldukça havalı. GPT‑4, Claude gibi farklı modelleri aynı anda kullanabiliyorsun, sana içerik yazıyor, özet çıkarıyor, hatta çeviri bile yapıyor. “Yani yapmadığı yok” diyen pazarlama broşürleriyle karşılaşıyoruz ama bizim iç ses hâlâ “bana lazım mı?” sorusuyla cebelleşiyor.

Aylık 6 dolarlık bir ek ücretle geliyor bu AI paketi. Yani şirketin sana öğle yemeği fişi verip “kendin öde ama indirim var” demesi gibi bir şey. Üstelik kullandığın her işlemden “kredi” harcıyorsun. Krediler tükenince sistemde hesap sormak da yok. Yani bu yapay zekâyı kullanınca sadece aklın değil, limitin de gidiyor.

Üstüne üstlük bir raporlama eksikliği var ki sorma gitsin. Kim, ne zaman, hangi krediyi yedi, kaç blog yazısı siparişi verildi belli değil. Yöneticiye anlatınca, “şeffaflık yok mu” bakışıyla karşılaşıyorsun. Bizim plaza kültüründe saydam olmayan hiçbir şey yürümüyor zaten.

Bir de en trajikomik kısım: “Öyle güzel özellikleri var ki, kullanmaya gerek duymuyorum” sendromu. Şirketin İK’sı “takımca bu AI’ı kullanalım” diyor, ama herkes içten içe “yine yük biner” diye düşünüyor. Finans departmanı “fayda/maliyet oranı düşük” derken, yazılım ekibi zaten “biz başka tool’larla çözüyorduk” havasında.

Velhasıl Airtable AI, bizim için biraz Apple Store’a girip sadece kulaklık fiyatına bakmak gibi: teknolojiyi görüyorsun, etkileniyorsun ama adım atmıyorsun. Bir ihtimal, bir gün biri cesur bir “prompt” yazar ve ofiste bir kıvılcım olur. Şimdilik herkes “bakıyorum ama elleşmiyorum” modunda.

Kapanışta şunu söylemek şart:

Yapay zekâya uzak değiliz, yakın da değiliz. Aramızda mesafeli bir flört var. Airtable AI gibi sistemler bizleri ofis hayatından kurtarabilir ama önce biraz daha Türk işi çözümle, biraz daha “rapor ver” mantığıyla yaklaşmalı. Yoksa bu teknoloji, beyaz yakalının gözünde hâlâ “pahalı ama kullanışsız blender” etkisinden çıkamayacak.

Haydi şimdi geri dön Slack’e ve “Toplantıdayım” yaz. AI’la değil, insanla idare etmeye devam… Şimdilik.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.